Soru
işaretinde yaşayan adam! Kafan eğik, sırtın kambur düşüncelerinin ağırlığından;
ellerin sana sorudur, bedenin, evin, tuttuğun şemsiye soru işareti, yağan
yağmur…
Hayat
nedir, nasıl oluşur? Sonsuz mudur madde, evren, zaman? Sorar işareti adam…
Ünlem
işaretinde yaşayan adam! Kolların ünlemdir, bacakların; beynin ünlemler
yağdırır, gövden kalın…
Hayat
budur! Böyle oluşur! Madde, evren, zaman sonsuzdur! Değildir! Yoktur! Yok,
vardır! Ünlem işareti adam! Kurtulmak için senin oklarından, eğilir her korkan
…
Ama
bilinir ki benzerlik vardır her farkta. Şudur ortak “nokta”sı ünlem işareti
adamla, soru işareti adamın da: Altlarındaki nokta.:)
Ve yine
bilinir ki, başka adamlar da vardır yaşayan: noktalı- noktasız virgüllerde,
köşeli-köşesiz, tekli- çiftli parantezlerde, üst üste iki noktalarda, üç nokta
yan yanalar da…
Ve hiçbir adam, her fikir için her an,
kalamazken bile tek bir işarette; kendininkilerle diğerleri çarpıştığında,
dışarıda hatta içerde, zaten özlerine işleyemeyecek işaretler başlar didişmeye.
Biri birini götürmeye, değiştirmeye…
Sadece o
alttaki, üstteki, yandaki ya da içteki nokta kalır ki; tüm işaretler
noktadandır! Tüm çizgiler, evler, adamlar, tüm işler noktadandır!
An gelir anlaşılır,
Uçup giden bir ezginin yiten sesi gibi,
Nokta da silinir; kalır nüktesi :)
Siz yine dikkat buyurun işaretlere :)
Kendi işaretinizi kendiniz bulun!
Aldanmayın her söyleme
Ne olursa olsun, her işaret,
Kendi yolundan “son nokta”sına ulaşır!