İpliği pazara çıkan düşün yalancısı serildiğim şezlongu şiir denen güneşin hırpani yakası elbet sözcüklerden kaçamadığım kadar aşkın da tetikleyicisi: az evvel yakalandım ben bu aşka ve sevecen titrinde yüz görümü imgelerin sığındığım kadar da sığdıramadığım yüreğim yere göğe.

 

 

 

‘’Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı’ya:

Olanlar oldu Tanrım

Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla.’’ (Didem Madak)

 

 

 

 

 

Nöbetçi şiire sunduğum veryansındır

Azıcık eprimiş olsa da varlığım

İlla ki tezat bir hüküm müdür

Yollandığım darağacında

Bilemediler asla da bilemezler

Boğazımı sıkan ip değildi bilakis fesatlığı şiirin

Ayaklarıma da bir numara büyük gelen

Devasa acılar

Sürüklendiğim peşi sıra

 

Olmayın da sakın peşin hükümlü, bayım:

Kundaklanan güneşin ben değilim sorumlusu

Ya da hangi günü günlük güneşlik bilmedim de

İlla ki tek yakalanan ben miyim ahmakıslatana?

Varsa yoksa melun mahzun bakışlarım

Oysaki en geniş penceredir

Şiirlerimi gözyaşımla yıkayıp yıkayıp astığım.

 

Yalanım var ya da yok

Ezeli düşmanım kendime uzaklığım

İman gücüme de şerh düşerim hani

Sağ kalmama vesile her duayı armağan eden annemdir

Yaratan’a.

Yoksa nasıl sığardım bu daracık mezara

Aralamasaydım kapağını yazdığım şiirlerle?

 

Ölüm ne ki, bayım?

Aşkın en irisinden gözlerine baka kaldığım

Kimse kaçıran sözcüklerini yakınımdan

Başım gözüm üstüne fermanı, feryadı

Kulp taksalar da gölgeme

Uzandığım gök kubbedir

Mazhar olan içimdeki beylik mevsime.

 

Benden yana şüpheniz de olmasın

Islıklanan elbette yalnızlığım.

Efkârım, saf yanım bir de mahcubiyetim

Dünden mirasıdır atamın, babamın

Hem kız kısmına yakışır mı karşılık vermek?

Sahi, hangi ç/ağda sıkışıp kaldıysam

Adabı muaşeretten yanadır firarım

Hala saklıyım dünde ve hala yarım:

Yazmaktır da tek çare

Tamamlanmaksa şöyle böyle:

Az da değil hani kaç bin kere

Uğratıldığım bozgunda

Ezkaza yaşıyorsam

Sağlam olan alt yapım

Enkazın üstüne inşa ettiğim

Turuncu güneşe tüm veryansınım

Çünkü soluklandığımdır her gece,

Günün dikili taşlarından

Azat edildiğim kendimce.

 

Ne zamanki sığınsam aşka ve kaleme:

Hani olur da tutuşur imgelerim boş yere

Mazur görün, bayım:

Yaşadığım kadar çektiğim kabir azabı

Sanmayın da durduk yere feryadım.


( Ölüm Ne Ki Bayım... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.