Günün yasını tutuyor olabilirim
Patiska yolculuğun izini kürerken
Mayhoş tadı ile sabahın
Devindiğim karelerde sükût-u hayale
uğrayan
Toprağın nemi de olabilirim
Sevecen sesin hürmetine içime
diktiğim
Bunca yediveren
Oysaki dün kaptırmıştım ben düşlerimi
Bizim oraların açgözlü yedieminine.
Uzun lafın kısası
Ne arbede diledim bir ömür
Ne de arızalarını giderdim verilen
hükümlerin.
Sevgiden dem vurdum
Yetmedi bir kez daha kıyılara vurdum
Yosunlu arazinin dik yokuşu
Kaygan zeminlerin kırık kaldırımları
Kırıp dökmeden yaşamaya ant içtiğim
Düş ikliminde ziyaretime gelen
huzursuz hayaletlerin
Çağrısını duydum da gözümü açtım
erkenden.
Çünkü ben bir hikâye başlığıydım
Dünüme kefil
Güdüme rehin kalemin fermanı
Feryat eden hangi kuştu da
Okşamadım mı sanki kanadını?
Ta ki kanat açacağım sonun muğlak
kaygıları
Aşkın da arka cephesi
Neresinden bakarsam bakayım hayata
Aşkın da külliyesi elbet gönül.
Katıksız efkâr sağdıcı mevsimin
Güle benzer yüzü kimi çiçeğin
Ama gün yüzlü bir anadan ötesi olamaz
evrende
Duaların kabul bulduğu Allah katında
Nelere kadir bir Besmele
Gönül penceresinde uçuşan perde perde
Açığa filan da almadım ömrü
Zirvesi yalnızlığın
Kölesi olmaksa nefsin
Uzak dursun benden
Göğe attığım bir çentik daha
Uzandığım sahilin nazarında
Bir istiridye kabuğunda saklıyım ömür
Billah
Açmaksa solmaya razı
Ölmekse eksik etmeden niyazımı.
Her artı parantez doğuşun çağrısı
Eksi hanesi sözcüklerin
Peyderpey ödediğim bedeller
Ne de olsa ömrün güncesi
Zifiri karanlığı aşkla delmeye nasıl
da değer.
Vasıfsız bir kul aşkın yüzü hürmetine
Devindiğim her makul izbe
Elbet doğacaktır güneş yeni güne
sevgiyle
Öncesinde saklı nice ışığı buyur
ederken gölgelere
Sonramsa Allah kerim
İçimde saklı her duygu elbet aşkın
Velinimeti.
Sökün eden bir gece daha ısrarla
Kenetlendiğim şiire çıktığım katlarla
Elbet varacağım ben de sonunda:
Neye mi değil,
Kaderimle razı geldiğim her acıya
İmha etmekse dünyanın kirini
İfa etmek elbet hece hece sevgiyi:
Sadece sevgi ve inanç
Kaybım olsa da bir ömür
Kaybolmak ne kelime üstüne ant
içtiğim yüreğimle.