Mağlup Eden Hezeyanların Zamanı
Vakit insanı bir neticeye götürmek ya da gitmemek için direnene kalan anın için evvelden Rabbi ile akit yapan insana, görevini hatırlatan yol arkadaşı neticenin sonuna doğru giden bir kurulmuş saat gibidir, varmayı gösterir varamadığı anda en son ana kurulmuş saat vaktin bittiğini, çalan alan elin, zaman denilen mefhumun sona geldiğini artık geriye dönüşün olmadığını söyler, duymak isteyene, duymak gereklidir. Artık bu saatten sonra zaman kavramı anı yoktur, zaman bunu söylerken içine bir şeylerin katılmasını söylerken duyamıyoruz.

Zamanın muhatabı bizler değilmiş gibi, yanımızda gelip geçmesini görmemek için başımızı çeviren, aman çektirecek olanla hasbihal kanka olmanın edepsizliğiyle es geçmeyi şeref sayanlardanız neden? Ne için? Neyin hevesi ölümü takmamanın mı? Takmazsan takma, varmazsan varma, anlamazsan anlama! Anlatan ana gelince edeceğin feryadın sancısını çekeceğin sancının bitecek bir vakti yok, bundan sonrası sonsuzluk. Rabbim duyanlardan görenlerden icabet edenlerden idrak edenlerde varanlardan eyle biz iman edenleri, âmin.
 
Mağlup eden hezeyanların zamanı duyma hissetme dedirten nefisle şeytanla ortaklığına son vermek gerekir. Tünemişim bir köşeye feryat eden sayısız ürperişimle yazıyorum. Anlamayana yazmak bir şey ifade etmez ki, yine duymak okumak istemeyecek o halde anlayana bunları yazmaya gerek yok zaten o biliyor. Değiştirelim konuyu.
 
Nefsimle kavgam kediyle köpeğin kovalaması hatta Tom ve Jery çizgi filmini bilenler bilir, kedinin fareyi kovalaması şeklinde devam ediyor, ben kaçtıkça o kovalıyor, çoğu zaman yakalıyor. Yüreğim de kilitleyecek bir odam var o da imanın mahzeni, çoğu zaman bir fırsatını bularak kilidini kırarak ya da şeytanın yardımıyla karşıma dikiliyor, hayat kavgam. Onunla gerekir yaşamam, yoksa imtihanı kazanamam…
 
Her beni yoldan çık diye dürmesinde, benim küsmemde, hatta öksürmemde manayı sezmekten çok uzak aydı duyarsız insan gibi! Kıvılcımlarla beni mütemadiyen yakması, yakarken kendini de yaktığından habersiz yaşıyoruz, sebepli nedenli. Yollar sarmal hep yokuş lakin yürümeye devam ettikçe yol düzlüğe çıkıyor. Az daha yürüyünce merhametle sabırla sevmekle hayatın zirvesine varacağını anlarken, ayağına bir çelme takan nefis baştan aşağıya gerisin geriye götürerek, yormanın zevkiyle şeytanla kıçından osurarak gülüyor. Kim takar gülmelerini kim vazgeçer sebepten nasip almaktan varmanın karşılığın almaktan, onların ki boşa uğraş.
 
İnsanla gönül bağım kopardıkça atıyorum bir düğüm, çözemeyince düğümü tutunduğum dipten kılıçla koparıyor, atıyorum bir düğüm daha, gördüğüm, yürüdüğüm anda yüzüne tükürdüğüm nefsim ve şeytanla olan kavgam… Tozu dumana katan bu kavgam, yolda bıraktığım bir argüman (kanıt-delil) gözlerimde birkaç damla zamanında varamamanın sancısından geriye kalan, lakin varmaktan vazgeçmeyen varmaya çalışan bir insanın yol öyküsünü yazarak devam etmenin azmi, onuru ve şerefi…

Zaman çalandır kendisinin farkına varmayanın
Zaman alandır geçip gittiğinin farkına ermeyenin
Zaman verendir kendisiyle yanına gelenin gülümsetenin
Zaman gösterendir görmeyene görmek isteyen gösterendir
Zaman hakka erdirendir ermeyi dileyene hoş geldin diyene
Zaman verdirendir ahiret için kazanç al saklama dağıt diyendir dağıtana
Zaman ne saklayana ne kaçana ne varmayana anlamak istemeyene bir azaptır kapısını açar
Zaman çalana kazancından vermeyene kazancı olanın kazancına göz dikene azaptır elinde taşıdığı bıçaktır kasaptır…
Zaman hesaptır hesap var diyen
Zaman hesapsız davranırsan nar var diyen
Zaman kitaptır okumayı isteyene
Zaman hitaptır dinlemek isteyene
Zaman nakittir kazanmak isteyene
Zaman aşkla örülmüştür örülü olanı çözmek isteyene, gülmek isteyen, güldürmenin peşine düşene cennet kapısıdır, cennet bahçesidir…
 
Mehmet Aluç
( Mağlup Eden Hezeyanların Zamanı başlıklı yazı kul mehmet tarafından 19.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu