Evvel zaman içinde…

Ben vardım sen yoktun

 

Yokluğun döşümde yatarken

Şafaktan çıkardın ışıl ışıl

Renklerle buluşurdun yeryüzünde

Bir sarı bir kırmızı bir mavi olurdun

Menekşelerin üzerinde

Çiçeklere bulaşırdın ama sen yoktun

Biz yoktuk kime bırakmıştın bizi

 

Sen gecemin içine saklanırdın

Ben kan ter içinde seni arardım

Asardım kendimi zifiri karanlığa

Devrilirdi tahta sandalye

Buluşturamayınca yıldızlar bizi

 

Bahar gibi düşünürdüm seni

Nisanda tomurcuk olurdu güller

Yüzünde açardı gülücükler ama sen yoktun

 

Kış gelirdi rüyalarımda

Tane tane yağardın havadan

Yokluğun kartopu gibi yuvarlanırdı

Çığ olup düşerdin uyandığımda

 

Nereye baksam karşımda

Neyi düşünsem aklımda

Döşü yaralı aynada yanımdaydın

 

Hem gündüzde hem de gecede

Hem baharda hem kışta

Birlikte yaşardık seninle

 

Ama biz’ deki eksikte en çok da

SEN YOKTUN HİÇ YOKTUN

 

Sahi sen niye yoktun

Hangi ayrılığa emanet etmiştin bizi

Bir hıyanete niye feda etmiştin bizi

( Sahi Sen Niye Yoktun başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 3.11.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu