LÂCİVERT AKŞAMLAR


Gölgenin karaltısı raks eylerken camlarda...

Yine eğleşir durur deli gönlüm gamlarda

Gönül terazisinde ağır gelir hasretin

Geceyi nuş eylerim lacivert akşamlarda

 

SAFIMIZDAKİ SAFLAR


Akıl savuştuğunda peş peşe gelir gaflar

Farelere kalmıştır kitap istifli raflar

Beyinler çölleşince filiz vermiyor akıl

Bir türlü uslanmıyor safımızdaki saflar


BAL MUMUNDAN HEYKELLER

 

Kendisini müçtehit sanmaktadır nicesi

Mantık üryan geziyor, aklın düşmüş peçesi

Afra tafra yapıyor bal mumundan heykeller

Birbirine karışmış gündüzü ve gecesi


AY BULUTA GİRENDE

 

Gurbet derin bir yara, içimde kanar durur

Közdür sıla hasreti; depreşir, yanar durur

Ay buluta girende artar yalnızlığımız

Mecnûn'a dönen yürek Leylâ'yı anar durur

 

 

HAYAT AĞACI


Gidilen yol tükenir, görünür son durağı

Hayat ağacımızın dökülür can yaprağı

İpekten elbiseler gardıroplarda eskir

Üryan bedenlerimiz yorgan eyler toprağı


YALAN VE HAKİKAT

 

Hakikat hiç eskimez, yalan çabuk dökülür

Doğruluğun bileği zannetme ki bükülür

Yalan zifiri gece, hakikat ay gibidir

Yalan sert bir rüzgârda köklerinden sökülür

 

                                                           M. NİHAT MALKOÇ

 

( İkindi Rubaileri-43 başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 12.12.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.