KÜLLENEN ATEŞ
Karanlığa gark olduk, batınca güneşimiz
Terk-i diyar eyledi yârânımız, eşimiz
Nedamet yüreklerde paslı bir hançer gibi
Söndü heyecanımız, küllendi ateşimiz
MAVZER
Gönül kapısı açar dilimizdeki mavzer
Küstahları ürkütür elimizdeki mavzer
İnancımız odur ki şehit ebedî yaşar
Diriye kök söktürür, ölümüzdeki mavzer
MUSA VE FİRAVUN
Haksızlık
yerde kalmaz, mislini görür eden
Ruhumuz
aç kalırsa doymak bilir mi beden?
Hak
başlara taç olur, tez unutulur batıl
Musa
olmak dururken Firavunlaşmak neden?
MÜLTECİ DUYGULAR
Ruhumu
kemiriyor amansız kaygılarım
Kalpten
firar ediyor mülteci duygularım
Ya
bir daha doğmazsa üzerimize güneş
Gece
uyanıyorum, kaçıyor uykularım
ÜÇTEN
DOKUZA
Baharı uğurlarken karşılarız güzleri
Uzağımıza düşer dünün sıcak izleri
Hoyrat bir el değince kopar gönül telimiz
Hayat üçten dokuza bir gün boşar bizleri
BİR NESİL YETİŞİYOR
Kim
demiş fecir yakın, kim demiş gün ışıyor?
Ceddiyle
bağı kopmuş bir nesil yetişiyor
Nerede
elif gibi o dik, onurlu duruş?
Mülayimleşiyoruz,
öfkemiz yatışıyor
M.
NİHAT MALKOÇ