Düş bozgunları idi edilen yeminlerden
dönenlere verilen en ağır ceza belki de ılıman bir iklimdi yüreğin özlemi elbet
verilecek fetvada saklıydı gizi sonun: sonsa muğlak bir yaşamdan koptu kopacak
ruhun son feryadına tek tanık iken Mevla.
Düşler kilitli.
Özne ezelden gizli.
Yarenlik eden kalemin meali idi
Sehven ölü bir şiirin bestesi
İken takılı aklın vuku bulduğu
Her notadan firarı
Bilinmedik bir zamanda
Sönecekti madem gözlerin feri.
Ne aykırı ne aynı
Aynayı tuttuğu sadece kalbi.
Ne yüzü ne seyri kaderin
Ne de sefasını süreceği
Dünyevi bir nimeti
Bahşetti diye Rabbi.
Bir aşktı ezelden duyduğu evrene
Bir fermandı gizemden
Çıkıp da yola
Varacağı o müphem vedada
Ayrık otu addedilen
Varlığına ithaf eden kimse
Ayrı düştüğü ezelden.
Rotası aynı
Sonsuz niyazı
İle özlem giderdiği
Rabbine binaen
Yaşamaksa adı
Yaşatılandan çok anlatamadıkları.
Anlam bulmak adı olmayan
Adı konmamışsa asla vuku bulmayan
Ayracı dünün ve günün
Arz edilen neydi de
Uzaktı mutluluktan?
Sözcükler kavisli bir yol ve kabaran
yüreği
Sökün eden hayta bir rüzgâr
Kavuran içten dışa
Kayıtsız kalamadığı kadar
Ne mi gelirdi elden?
Nidaların varlığı
Aşka ve yalnızlığa kimse çamur atan.
Bir melek bir insan
Lakin ilgisi yoktu kibirle en baştan
Kardığı gün ve gece
Kandığı her insan ve kelime
Kanayan ruhuna eşlik eden bir hülya
Elbet gözü kapalı yaşamışken bir
ömrü.
Bir gözde saklı ışık
Yüzde yanan nura sadece Rabbi tanık
Bir öğreti binlercesi dillenen
Bir özne ise içinde saklı olan
Ne çok özveri bahşedilen
Ne çok da ön yargı eziyetse sür git
Haykıran iç sese yeşil ışık yakan her
dua her hadis.
Elemle yüz göz
Yanan fere eşlik eden o köz
Yanmak dünden beri
Sözcüklerin olsaydı keşke kudreti
En çok da bilinmeze biat
Bilindik ne vardı ki ismi konulmayan?