/...Ölümü kabul etmek ne zor
şeymiş Cavidan,
Ne zormuş bir dirinin üstüne imge
örtmesi.../
I-
Renkleri ispat edilemeyen
zamanlarda
Beyaz bir sevgi sözcüğü öğrettiler
bana Cavidan,
Kaç yıl sağdın anımsamıyorum
Yada kaç asır önce doğmuştu
kadınlığın
Ve dahi
Kaç zaman önce kanıtlamıştın
cehennemin siyahlığını
Sahi
Ne ara öldün sen Cavidan...
II-
Zamanı ispat edilemeyen renklerde
Devri geçkin bir acı öğrettiler
bana Cavidan,
Mavinin özgürlüğünü
Grinin gökteki siyahlığını
Kırmızının ayrılığını,
Ve dahi
Her sesin bir rengi olduğunu,
Etekleri uçuştuğunda mesela bir
yeni yetmenin
Yüreğinin sarı'yla dolduğunu
Yada
Çocukluğun grilere boyanmış bir
deli'ye hapsolduğunu
Hepsinden tuhafı da
Doğmamış kız çocuklarının
Yetim turuncularda tutulduğunu,
Sahi
Dün yarını doğurur mu Cavidan ?
III-
Sevgisi ispat edilemeyen
ayrılıklarda
Var'mış gibi yaşamayı öğrettiler
bana Cavidan,
Miş'li geçmiş zaman kiplerinde
Hiç yaşa(n)mayan hikayeleri ;
Aynaların buğusuna
Di'li geçmiş var olan yoklar
çizmeyi;
Öğrendiğim bir geçmişi
Duyul'muş zaman kiplerinde
hapsettiler,
Di'si kaçık Bir şiir bu Cavidan
Miş'leriyle geç'miş'imizi
ezdiler...
İkibinyirmibir'in Ocak'ı
Dubai...