İmkânsızlık İçinde Gönülde İmkânı Bulmak 1- 2-3
İnsan bazen hayatın zorlukları karşısında öylesine zorlanıyor
ki çıktığı dik yokuşun bir düz yola çıkacağından emin olmazken birden düz yola
çıkıyor. Bu dik yokuş öylesine bir günde bazen bir ayda düzlüğe çıkamıyor.
Biraz sabır çaba özveri istiyor. Bu dik yokuşta bunlarla olmak bazen zordan öte
sanki imkânsız gibi oluyor. Hayat sana yürü derken, fikrinde düşüncende nefsin
fısıltıları içinde hayat denilen hücrende sanki bir adım atarak dışarıya
çıkamayacağını, nefsin arzu ve isteklerin bu telkinlerin benimle uzlaşı içinde
ol, ben ne dersem yap diye fısıldarken, senin iki koluna yapışmış tutmuş
jandarma gibi kollarında istediği yöne çekerek götürüyor sanırsın, sanmaktan
öte öylede oluyor! Karşında hayatın gerçeklerine giden kapıyı üzerine
kapatarak, kurduğu mahkeme de yargılarken bulursun! Sıraya dizilmiş çıkar
ilişkilerinin temsilcileri, bana ne diyen şirketin yöneticileri, aman sende
diyenlerin gözü açıkları beklerle seni yargılamak gerçeklerden uzaklaştırmak
için!
Tek suçun gerçeklere ulaştıran kapıyı açmak için az zorlaman,
onları terk ederek kurtulman! Ellerin de somut kanıt var, terk etmeyi gönülden istemek,
yalanlarından gerçek olmayan söylemlerinden bir an önce kurtulma isteğin… Sanki
gönlün bir avukat seni savunmak için bekliyor karşılarında güçlü duruşuyla,
lakin onların çoğunluğu bu işin zorluğunun kırmızı lambasını yakarken, peş peşe
sıraya dizilmişler seni içeride tutarak, gerçeklere ulaşman engel olmak için
yoğun çaba içindeler.
Diğer seyirciler onlara kanmış onların peşinde giden
seyirciler onların odaya girmesiyle ayağa kalkarken, bir tek sen ve gönül olan
avukatın kalkmıyor. Şaşırıyorlar… Salonda karışık hayret dolu şaşkınlık ifade
eden sözler yankılanıyor. ” Neyine güveniyor bu kaçınılmaz olandan”.
Tarafsızlık dersen arama bunlardan bulamazsın tek tarafları
kendi yanları! Bunlar varlıklarıyla günümüzde yankı yapmış popüler olmuşlar,
kitleleri peşinden sürüklüyorlar! Yükseklerde otursalar da alçaklardan daha
alçak görünüyorlar yaptıkları yanlışlıklarla haksızlıklarla… Karşıda oturan
çıkar ilişkilerinin patronu sanki ona “Aslanım aslan gibi kükreme, kedi gibi
miyavla gel yanıma otur dizimin dibinden, benden kurtulamazsın kaçışın yok, bir
kartal gibi seni yakalayarak kendime av yapacağım, bak etrafına görürsün
binlerce avımı!” Bir an ürperirsin bunca gördüklerinin karşısında, gönül sana
sakin ol dava bizim kazanacağız der…
Mehmet Aluç
Devam edecek İnşallah
2
Bütün hepsi bakışlarıyla seni esir almak için bakıyor,
kaçışın yok gibi. Senin gerçeği istemen ona ulaşman onları tahtından edecek
onlar için senin isteklerinin bir önemi yoktur. İğrenç değersiz birikimleriyle
seni geçeğin yolunda ayırmaktır tek gayeleri. İnsanı adeta parça parça yiyen
parçalayan adımlarıyla sana yaklaştıkça odan küçülüyor duvarların üzerine
yıkılacakmış gibi oluyor. Çürümüşlük kokan sokaklarda seni çürütmek değerinden
ne varsa yok ederek değersiz yapmanın peşindeler. Tam kendini savunmak için
izin istersin” Otur yerine hadsiz” diyerek karşı gelir kendileri hadsiz
olanlarca! Gönlün seni savunur, sunduklarının gerçekten çok ayrı apayrı
olduğunu söylese de mahkûm ederler bir ömür sürünmen için.
Bir anda hakikatin tek sahibi Yüce Allah C.C. Sığınırsın
“Rabbim ben bittim sen yettin” diye. Açılır mahkemenin kapısı büyük bir gürültü
içinde, yıkılır mahkeme platformular, koltuklar, çıkar ilişkisinin patronları
yöneticileri, benlik vs. Gelen aşktır ne varsa içinde atar dışarıya çöplüğe, yerleştirir
içine “imanı, hakkı, hak sevgisini, Resul sevgisini, kendisini, insanı sevmeyi…
Yıkar bencilliği çıkarı, tıkarı, sıkarı, bilmem kıçı dört buçuk atarı… Artık
oyun bitmiştir bir anda dik yokuşlar düz yola çıkmıştır, Rabbin yardımıyla…
Oysa onlar” Sanık ayağa kalk” demeden önce, aşk bağrı hak aşkıyla dolu
olanların yangını hakkın yardımıyla söndürmüştür. Biraz önce şaha kalkmış
egolarıyla kalkışmada bulunarak kendini bir şey sanalar yok olmuştur bir anda…
Hayat bu az sabır ister, az özveri çaba tabi ilk önce gerçeği istemek ve aramak
ve yola çıkmak, Vesselam.
3
Diyelim ki bununla baş edemediniz aşk gelmedi ve müebbet
hapisle onların istediklerini yapmaya mahkûm oldunuz. Çoğu zaman baş edemeyiz
emirlerine girerek her istediklerini birer buyruk gibi yerine getirir,
kendimizin kazanması sanırken kaybetmemiz için için her yolu mubah görürüz!
Tekrar girersiniz hücrenize onların hapis ettiği hapis haneye, ellerinizdeki
ayaklarınızdaki kelepçeleri görünen zincirleri çıkarırken, kopmaz çıkarılmaz
zincirlerle bunlar ki görülmez ilk başta kaybetmeye yakın görülür! Yandaşları
“Aferin aslanım en doğrusunu yaptın” diye söylenirken acizliklerinden
kurtulamamanın sancısından söylerler. Sende yenisindir “Sağ olun arkadaşlar”
dersin istemeye istemeye. Hücre evinin kapısına bir yazı asarlar “Bu bizdendir
dokunulmasın”, ilk başta guru duyarsın, sonrası tam bir ıstırap yok oluş! İçten
içe söylenirsin şifreli sözlerle “Bunlar gerçekten kendilerine inandığımı
sanıyor aptallar! Yoksa tepeme dağların ağırlığında onlarla olmaz isem,
intihara edeceğimi mi sanıyorlar? Yürekliyim, bende yürek dağlardan büyük,
sahibi Rahman gelir ziyarete şimdi başaramazsam da aslan yürekli olacağım. Yavaş
yavaş onlarla olmuş gibi yapacağım bir yolunu bularak muhakkak ki hepsiyle
mücadele edeceğim. Aslında içinde ki senle diğerleri duymuştur es geçerken
kıçlarıyla gülmüşlerdir şeytanla beraber! Elden ne gelir imtihan dünyası,
pişmek gerekir olgunlaşmak için kazanmak için! Oysa onlar perde kapandı bir
daha açılmaz derken aslında senin için yeniden başlıyor her şey, ölene kadar
başarısızlıkların ardında yeni bir başarı için imkân sunulur ta ki gerçek
niyetin meydana çıksın diye…
Bunları düşündükçe irkilirsin, bilirsin ki halini bilen
Rabbin var, niyetinin açığa çıkmasın bekliyor, cennetin de ağırlamak ya da
cehenneme düşmeyesin diye tövbe kapısına çağırıyor bunca sıkıntı
başarısızlıklarına rağmen çünkü Rahmeti Lütfu keremi saymakla bitmeyen
yüceliğiyle Rabbimiz kulun çaresiz kalarak onu cezalandırmayı istemeyecek kadar
merhametli, bekler tövben için ömrün son anın öncesine kadar. Hemen cezayı
kesmez bekler Rabbim Rahmeti sonsuz Rabbim…
Şimdi yapılacak ilk işbu ceza evinden kaçmak, sana ya da
seninle kaçmaya hazır olanları bulmak, güç birliği içinde kaçmak.
Mehmet Aluç