Bir b/aşka yürüyordum bu gece en çok
sessizliğin neferi kurşuni ömrün akça pakça deryalarında süngülenen bir rota
gibi bir nota gibi…
Ah, o kaykıldığım zemin
Muhterem bir aşktı madem
Ettiğim yemin
Ses etmeden sevmenin mucizesi idi
işte.
İşkillendiğim gün ve gece
Muzip bir çocuğun dağınık saçlarında
Uçuşan sözcüklerim ve ben,
Kelebek misali sindiğim,
Geceyle yüz göz
Aşkın örtüsü ve örüntüsü mevsimin
Gıyabında yalnızlığın
Darmaduman olmuş yerin göğün
Neresine sığardım ben, söyle…
Makul olmayan bir harita
Yolların sana çıktığı
Benimse işin içinden çıkamadığım
Ölümle dans eden bir kuş gibi
çırpındığım
Gideceğim bir yer de yoktu hem
Hemhal olduğum zifiri yorgunluğun
Kıyamet öncesi son bir vaveyla
Sevdikçe içime dolanan o kördüğüm
Lakin mazbut bir yüreğin de peçesinde
saklıydı sevgim
Asla ve asla söyleyemediğim…
Bir belde ise içimde gidip geldiğim
En çok en çok kendimden gitmekti
benimki
Gel gör ki;
Sırtını sıvazladığım o sefil çocukta
mıydı da hata ve özür…
Tasnifledim yeri göğü
Yürüdüğüm bir b/aşka örtü
Sınandığıma binaen
Gıkım dahi çıkmamışken şu sefil ömrün
Öğretileri:
Mecazi bir aşksa bu
Mimarisi özlemin de sarmalında
Tüten başımdan
Ah, ben ve türeyen acılarım
En haşmetlisinden bir disiplin ile
sıraladığım
Tüm emirler tüm yükümler
Bir emir eri iken içimdeki sevda
Yalnızlığın kırbaçladığı şu metruk
yolda
Hali hazırda solabilirim da bu aşkın
hükmünde.