Beklentiyi Düşük Tutmak -1-
Odanın içinde dolaşırken içindeki
sıkıntıların merkezinde, odanın içindeki aynadan kendisine gözü takıldı. Yıllardır
odasında bulunan aynaya hiç bakmamıştı, kendisini aynada hiç izlememişti. Elini
yanağına dayayarak düşünceli bir poz vererek, izlemeye başladı. Yüzündeki
parıltılar solmuş, daha dünlerde incilerle süslenmiş yüzü kederlerle, hayatın
ağır yükünün çizgileriyle dolmuştu. Dar entarisi içinde bedeni sarkmış, uzun
bedeni adeta kısalmıştı. Yüzünde belli belirsiz kıvrımlar kaplamış o sevimli
hali, yok olmuş gitmişti. Yaşadığı derin üzüntü ve keder, sanki yaşamıyormuş
havası verirken şaşkınlık içinde kendisine uzun süre şaşkın bakışlarıyla
izledi.
Dünde oysa odasının içini kaplayan
neşesi sevinci varken şimdi adeta yok olmuş, dünyası puslanmış eskimiş çökmüş
haliyle karşısında duruyordu. Siyah gözleriyle şaşkınlıkla kendine bakan Hülya,
zamanla kaybettiklerini aynada seyir ediyordu. Geçmişten kalan acı dolu hatıralar
onu ağır çekiç ile vurmuş yıkmış, dün onu saran aşk perileri gitmiş, buruşmuş
yüzü ıstırap veren görüntüsü içinde, dünde yakan geçmişinin, alevleri arasında
yakarken o yanan alevlerin hışırtılarını duyarken, aynadan uzaklaştı. Derin
düşünceler içinde kanepeye oturdu. Kalktı odayı karanlıkta bırakan perdeyi
açarak gözlerini saran ışık huzmesine gözlerini kapatarak uzun süre bakamaz
halde odanın ortasında kaldı. Odayı kaplayan aydınlığın parıltısının odasına
verdiği güzelliği, uzun süredir seyretmekten mahrum kalmış haliyle ,ışıltısına
hayran bakarak içindeki sıkıntıdan bir süre uzaklaştı. Bir yanda korkularından
endişelerinden uzaklaşmış olarak, koltukta uzun süre oturdu ve mazinin kapısını
açarak içeriye girdi.
Odasında o gençlik fışkıran
güzelliğiyle oturmuş, kitap okuyordu. Okuduğu kitabın güzel satırları heceleri
yüzünde mutlulukları açtırırken, birazdan içeriye girecek arkadaşı Gülten ile
yıllardır görüşmediği halde kapısını çalacaktı. Hayat onsuz yanağına öpücükler
kondururken, onunla olduğu anlarda nedense pek iyi davranmıyor hep ondan taraf
oluyordu. Cıvıl cıvıl olan kendisi onunla olduğu anlarda tüm neşesini
kaybederek, derin kederleri yaşardı. Onda kendine kederi mutsuzluğu çeken bir
paratoner vardı sanki! Nedense nedenini bilmediği umutsuzluk, gelecekten bir
şey beklememe yüreğine çökmüş, karamsarlıkla dolu ruh hali, birde o gittikten
herhangi bir şeyden zevk alamama hali nedeniyle ondan uzaklaşmış yıllarca
görüşmemişti. Bu nedenle en son gördüğü günden beri gelişen olayların
zincirinde kalarak, kendini karanlık yalnızlık dolu odasına hapis etmiş yalnız
kalmak için çaba sarf etmiş, insanlardan uzaklaşmıştı. İşte şimdi o günün
içinde hatıraların içinde o güne gitmişti. Birden acı acı çalan kapının
çalmasıyla, mutluluk içinde okuduğu kitabın başında irkilerek kalktı, gelen
kimdir diyerek merak içinde kapıya yöneldi.
Mehmet Aluç