Ne Dilim Yandı Ne Ben Yandım...
Bunca yıl çıktım yola gidiyorum nereye
Gide gide vardım berrak akan bir dereye
Baktım etrafıma benden başkası yoktur
Dilim yandı gerek yok dedim suyu içmeye
Uzun uzadıya gittim kime gidiyorum
Yol uzun lakin ben bunu bilmiyorum
Her yol kavşağında kendimden geçiyorum
Gönlüm yandı gerek yok dedim durmaya
Döndükçe döndüm
yollarda başım döndü
Baktıkça gördüklerimden aklım fikrim söndü
Bakanlar bakarken sanki bakar bir kördü
Baktıkça şaştım gerek yok fazlasını sormaya
Sanki varıyordum kendimden ben hiçliğe
Varlık aleminde kayboldum vardım sefilliğe
Sefillik içinde kalmadım zenginlik düşsün peşime
Zengin zaten bendeymiş kör gözle bakılmaz anlamaya
Bulayım dedim Rahmanın Rahmet ekinini
Bırakayım bende var olan ötesini berisini hepsini
Ne ötekisi ne berisi bıraktı beni terk edemedim birisini
Varamadım bir gönülde hak ile kalmaya
Zor işmiş yürümek bir yere varmak böylece
Hayat sandığımız gibi değilmiş bir gülmece
Bize lazım olan tek şeymiş hak aşkıyla sevmece
Sevdikçe sevilemedim varamadım bir gönülde rızaya
Ne dilim yandı ne ben yandım hak aşkıyla
Hayran kaldım yaratılan her bakışa aşkıyla
Vardım içinde kaldım gönlümün bakışıyla
Gönülle bakmak gerekirmiş fazla söz yok anlatmaya
Kaş yaparken göz çıkaran elleri tuttum
Ninniler söyleyerek gece gündüz uyuttum
Uyanınca devam etti bir kuyuya attım unuttum
Unutmak gerekirmiş meğer gerek yok kurdu kuzuya salmaya
Yazdıkça ummanı gezdim ummana vakıf oldum
Vakıf oldukça şaşırdım insanı bu haliyle anlamadım
Anlamadan devam ettim yola ummana karıştım
Umman da bir damlaymışım boşa uğraşma deniz olmaya
Mehmet Aluç