‘’Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar
mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak…’’(Alıntı)
Düşlerimdi yangından ilk kurtardığım
Elbet şiirdi acil çıkış kapısı.
Sözcüklerse hükmeden
Sevgiye hürmeten
Diktiğim kanatlarım
Yamalı yüreğimde solan bir çiçek
olmanın ayrıcalığı
Bir aruz vezniydi belki de ömür
Havsalamın almadığını
Kayıt ederken şiirlerime.
Nazenindi gölgem.
Rengim ve tutulan nutkum
Ah, ara sıra öfkem
Yenildiğim miydi yanıldığım mı beni
bana sunan?
Yerildiğim mi yer yarılıp da içine
sokan
Bir kinaye mi yoksa asla gerçek
olmayan…
Bir de şerrin saçağı
Sığındığım tek makam
Ricamsa kaderden
Yaşamadığım kadar yaşaran neşrim
Elbet kundaklanmış bir kez
hayallerim,
Sönen ferinde gecenin
Laneti ötelediğim
Bir sure tadında bildiğim hayat
Sancağı ile çıktığım nice kat.
Sadık bir semazenim hürmet ettiğim
Salkım saçak duygularım hezimetine
uğradığım
Bilumum insan ve hüsran.
Müdavimi olmaksa umudun
Solmaz da içimde tutkum
Tutuklu olduğum sadece sabır
Rengi beyaz ve masum
Bir şiirden öte
Bazen alamadığım nabzı mutluluğun
İyi de henüz ermedim hidayete.
Vakur ve ıssız
Hem onurum önde gider
Ömrü katık ettiğimden de fazlası
Yetemediğim hangi fani ise
Yaşadığım sadece O’nun emriyle
Hudutları aşan köleler
Kuluyum Rabbin gerisi malum
Kulluğuma binaen yaşadığım her duygu
Yeter ki kabul göreyim gelen vakitte.
Mevsimlerden bahar ya da hazan
Sözcüklerin kibri de yok madem
Matemi dahi severim ben
Bir de düşmüşse yolum şiire
Mahzen bildiğim ayrı gayrısı
insanların
Oysaki eşit yaratılmadık mı Allah’ın
nezdinde?