Hipotanus Protest
Korona, hemen
hemen ilk defa ve etkin- yaygin olarak Paul Celan `in sevgilisi , metresi veya
evlilik disi (cünkü grafikci Gisele Lastrence `adinda bir kadinla evliligi ve
bu evlilikten olma erkek cocugu varmis ) esi, hayat arkadasi sifatlarinin hepsini icinde barindiran
Ingeborg Bachman icin yazdigi siirde icerige uyduguna inandigi konu basligina
kullandigi sözcük olarak kayitlara gecip tarih karalattirmis.
Annesi babasi
toplama kamplarinda katledilerek öldürülen Paul Celan, kendisi de savas
bitinceye kadar bu kamplarda tutsaklik edip calistirildiktan sonra, savas
öncesi gördügü tip ögrenimini birakip edebiyatla ilgili, gazete cikarmaktan yazarlik
ve yayin yöneticiligine varincaya kadar kimi zaman Ancel takma adiyla bir dizi islerde
faaliyet gösteren Romanya asilli yahudi bir ailenin cocuguymus. Berlin ,
Paris`ten sonra Wiyena`da tanistigi Ingeborg Bacman`la Alman Edebiyat
dünyasinin Heinric Böl veya Günter Grass gibi isimleriyle ` Köprü 47 `toplulugu
olarak, fikir-dostluk arkadasligi eden toplantilarda cgin ve günün karsilikli
edebiyat ve dünya iliskilerini görüsüp danismis.
Onun Bachman`a
adfettigi KORONA :
„ Sonbahar, avucumdan yemekte yaprağını: biz dostuz.
Badem kabuklarından soyup zamanı, ona gitmeyi öğretiyoruz:
zaman, kabuğuna dönüyor.
Aynadan yansımakta pazar,
düşlerde uyunuyor,
ağızlar doğruyu söylemekte.
Sevenlerin kavmine iniyor gözlerim:
birbirimize bakıyoruz,
karanlık şeyler söylediklerimiz,
gelincik çiçeğiyle hatıraların birbirlerini sevmeleri gibi seviyoruz
birbirimizi,
istiridyelere sızan şarap,
ay ışığında yüzen deniz gibi uyuyoruz.
Birbirimize sarılmış, duruyoruz pencerede, sokaktan bizi seyrediyorlar:
zamanı geldi artık bilmelerinin!
Taşların çiçeklenmesinin,
bir yüreğin tedirgin atmasının zamanı geldi.
Zamanıdır artık zamanının gelmesinin.
Zamanı
geldi „ …seklinde satir ve dizelere parmak basip siir denklemine cözünürlügü
belirsiz kimyasallardan HIPOTONUS protestligi bakis acisi ve yuvarlak uclu
ücgenimsi lehimler döküp kaynatmis.
Ingeborg
Bachman`sa Avusturya Klagenfurt`ta dogan, savas öncesi ayni sehrin Kizlar
Yüksek Okulu mezunu, savas sonrasi felsefe, germanistik ve pisikoloji`yi Avusturya`nin
degisik sehirlerinde okuyup tamamladiktan sonra Martin Heidegger`in Cagdas
Varolusculugu `nu serh koyarak kabullenen tezini yayinlayip, Paris-Londra
Amerikan kuvvetleri ve basin yayin kuruluslarinda sekreterlik etmis. Ardindan Paul
Celan ve Köprü 47 ile tanismis kaynasmis. Bu arada siirlerinden etkilendigi
Paul`e ;
Acilmisti Limanlar
`da özetle :
„ Açılmıştı limanlar. Bindik gemilere,
yelkenler fora, düşler fırlatılmış küpeşteden,
zincire vurulmuşuz, neşenin esintisi saçlarımızda,
kavuştu diye küreklerimiz suya Tanrıdan önce.
Vurdu küreklerimiz Tanrınınkileri ve yardı dalgaları;
gün önümüzdeydi, arkada kalmıştı geceler,
yükseklerdeydi artık yıldızımız, ötekiler batarken,
dilini yitirmişti dışardaki fırtına, büyürken yumruğumu çimizde.
Ne zaman ki tutuştu bir yağmur, kulak kesildik yeniden;
yağan, mızraklardı ve daha karanlıktı meleklerin
gözlerimize dikilen bakışları bizimkilerden.
Yıkılıp kalmıştık. Armamız dalgalandı yükseklerde:
Kanlı bir haç ve daha büyük bir gemi yüreğin üzerinde „ …satir
ve dizeleriyle Ingeborg Bachman`a iadeyi cevap vermis. Bu karsilikli ve serbest
konulu gel-gitlerde hem birbirine rakip hem tutkulu ve yapiskan verimliligi
Paul :
Ölüm Gergefi`nde „ …Gece
vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü
sonra öğlen vakitlerinde ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır
akşamları ve sabahları içmekteyiz, içmekteyiz hiç durmadan
ölüm bir ustadır Almanya’dan gelen gözleri mavi
bir kurşunla geliyor sana tam göğsünden vurarak
bir adam oturuyor evde senin altın saçların Margarete
köpeklerini salıyor üstümüze havada bir mezar armağan ediyor
yılanlarla oynuyor ve dalın düşlere ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır
sonra öğlen vakitlerinde ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır
akşamları ve sabahları içmekteyiz, içmekteyiz hiç durmadan
ölüm bir ustadır Almanya’dan gelen gözleri mavi
bir kurşunla geliyor sana tam göğsünden vurarak
bir adam oturuyor evde senin altın saçların Margarete
köpeklerini salıyor üstümüze havada bir mezar armağan ediyor
yılanlarla oynuyor ve dalın düşlere ölüm Almanya’dan gelen bir ustadır
senin altın saçların Margarete
senin kül olmuş saçların Sulamith „
Bademleri Saydikca`da
„ Gözlerini aramıştım açtığında, ve kimse bakmadığında sana,
o gizli ipliği
düşüncelerindeki çiy tanesinin
içinde hiçbir yüreğe yolu düşmemiş
sözlerin korunduğu testilere köprü olmuş ipliğine bağladım.
o gizli ipliği
düşüncelerindeki çiy tanesinin
içinde hiçbir yüreğe yolu düşmemiş
sözlerin korunduğu testilere köprü olmuş ipliğine bağladım.
İlk kez orada bütünüyle senin oldu adın,
emin adımlarla yürüdün kendine,
suskunluğunun çanlarıydı özgürce çalınan,
yanına geldi kulak verdiklerin,
ölen, sana da sardı kollarını
ve üçünüz geçip gittiniz akşamın içinden. „
TILSIM`da „ Kimse
yoğurmuyor bizi yeniden topraktan ve çamurdan,
kimse sözünü etmiyor tozlarımızın.
Kimse.
kimse sözünü etmiyor tozlarımızın.
Kimse.
Şükürler
olsun sana, Kimse.
Dileğimiz, senin için
çiçek açmak.
Sana
doğru.
Bir
hiçtik
biz, öyleyiz, ve öyle
kalacağız, çiçek açarak“
Sesler `de „Sesler, kupkuru, çakıl taşları gibi,
kürek çekmekte sanki bir sonsuzluk,
(biraz yürek–)
yapışkan bir sızıntı peşinde.“ ..gibi bir dolu siirleri kurduklari Edebiyat Grubu
ekseninde Ingeborg Bachman esligine refakatcilik ederek kaleme alip matbata
verirken Ingeborg Bacman `da hem felsefe hem de basin-yayincilik pisiko
analistligini icra etmenin yanisirasina yazdigi :
kürek çekmekte sanki bir sonsuzluk,
(biraz yürek–)
yapışkan bir sızıntı peşinde.“ ..gibi bir dolu siirleri kurduklari Edebiyat Grubu
ekseninde Ingeborg Bachman esligine refakatcilik ederek kaleme alip matbata
verirken Ingeborg Bacman `da hem felsefe hem de basin-yayincilik pisiko
analistligini icra etmenin yanisirasina yazdigi :
Sonbahar Manevrasi`inda „Dündü diyip geçmiyorum. Ceplerimizde bitmiş
bir yazın kırıntıları, yine uzanmışız kötücül
alayların döşeğine ve zaman, sonbahara talim etmekte.
Güneye kaçış yolu da kapalı bizler için,
kuşlara olduğunun tersine. Akşamları önümüzden
gondollar, balıkçı kayıkları geçiyor ve bazen,
düşlere doymuş mermerden kopma bir kıymıkla yaralanıyorum,
güzellikler karşısında savunmasız gözlerimden.“
bir yazın kırıntıları, yine uzanmışız kötücül
alayların döşeğine ve zaman, sonbahara talim etmekte.
Güneye kaçış yolu da kapalı bizler için,
kuşlara olduğunun tersine. Akşamları önümüzden
gondollar, balıkçı kayıkları geçiyor ve bazen,
düşlere doymuş mermerden kopma bir kıymıkla yaralanıyorum,
güzellikler karşısında savunmasız gözlerimden.“
Ertelenmis Zaman`da „ Daha çetin günler gelmekte.
Bir zaman ki, geri çağrılmak üzere
ertelenmiş, görünüyor şimdi ufukta.
Bağlamalısın artık neredeyse pabuçlarını,
köpekleri de kovmalısın toplanma yerlerine.
Çünkü balıkların bağırsakları
buz kesmiş rüzgâr altında.
Yoksul bir ışık vermekte kandiller.
Bakışların bir hayalet olmuş sisler denizinde:
bir zaman ki, geri çağrılmak üzere
ertelenmiş, görünüyor şimdi ufukta.“
Bir zaman ki, geri çağrılmak üzere
ertelenmiş, görünüyor şimdi ufukta.
Bağlamalısın artık neredeyse pabuçlarını,
köpekleri de kovmalısın toplanma yerlerine.
Çünkü balıkların bağırsakları
buz kesmiş rüzgâr altında.
Yoksul bir ışık vermekte kandiller.
Bakışların bir hayalet olmuş sisler denizinde:
bir zaman ki, geri çağrılmak üzere
ertelenmiş, görünüyor şimdi ufukta.“
Her Gün`de „ Savaş, ilân edilmiyor artık,
sürdürülüyor. ‹nanılmaz olan
sıradanlığa dönüştü. Çarpışmalara
katılmıyor kahraman. Güçsüzler
girdi ateş hattına.
Günün üniforması sabır,
nişan, zavallı yıldızı umudun,
yüreğin tam üstünde.
Yıldız
her şey sona erdiğinde veriliyor,
yaylım ateşi sustuğunda,
düşman görünmez olduğunda
ve sonsuz silâhlanmanın gölgesi
göğü kapladığında.“
sürdürülüyor. ‹nanılmaz olan
sıradanlığa dönüştü. Çarpışmalara
katılmıyor kahraman. Güçsüzler
girdi ateş hattına.
Günün üniforması sabır,
nişan, zavallı yıldızı umudun,
yüreğin tam üstünde.
Yıldız
her şey sona erdiğinde veriliyor,
yaylım ateşi sustuğunda,
düşman görünmez olduğunda
ve sonsuz silâhlanmanın gölgesi
göğü kapladığında.“
Oyun Bitti´ de „ Sakın aldanma kurnaz kargalara, yapışkan
örümceklere
ve çalılara takılıp kalmış tüylere,
yiyip içmeye de kalkma efsane ülkelerinde,
çünkü köpükler, yalnızca görünüştedir tencere ve testilerde.
ve çalılara takılıp kalmış tüylere,
yiyip içmeye de kalkma efsane ülkelerinde,
çünkü köpükler, yalnızca görünüştedir tencere ve testilerde.
…..
Artık uyuma vaktidir sevdiceğim, oyun bitti.
Usulca yürümeliyiz. Beyaz gecelikler havalanmakta.
Annemle babama göre hayaletler gezmekte sanki,
biz karşılıklı değiştiğimizde nefeslerimizi. „
Curriculum Vital `de „ Beyazlaşmıyor
saçlarım,
çünkü ben, makinelerin rahminden çıktım
sürünerek, çamkatranı pembe bir çizgi
çünkü ben, makinelerin rahminden çıktım
sürünerek, çamkatranı pembe bir çizgi
..
Ayakları ve kanatları iki yana açılmış,
herkesin bildikleriyle havalandı gençliğim,
kirli su birikintilerinin ve yaseminlerin üzerinden
uçularak varıldı, kare köklerinin gizini saklayan gecelere,
şimdi ölümün söylencesi, sanki her saat penceremde,
kurt sütü verin bana ve gırtlağıma benden öncekilerin „
Paix Hoteli`nde „Güller dökülmekte sessizce duvarlardan,
yer ve toprak ortaya çıkmış halının altından.
Kırılmış lambanın ışıktan yüreği.
Karanlık. Ayak sesleri.
Sürgülenmiş kapılar, ölümlerin ardından „
…kisaca ve örneklerle özetlenebilecek icerik ve satirlarin siirlerine ` Köprü
47` ile konusup danisarak baslik atip isim sahipligi yapmis. Bachman, etkinlik alani
olanlardan felsefede savlarini ve tezlerini `ihtiyatla `kabul ettigi Martin Heidegger, Hitler mezalim sistematiginde
görev üstlenip icraatci olanlardan biriymis. Bu yüzden savas sonrasi
konuslandigi meslek makamlari ve felsefi iddasi hep tartisma konusu olmus.
Ingeborg Bachman`in babasi da Nazi subayligi yapmis olanlardan kirli gecmis ve
kaydi varmis. Bachman bunu bütün hayati boyunca susarak saklamayi yeglerken,
bir taraftan Amerikan kuvvetleri radyolarinda ve karargahlarinda sekretaryalik
yapmayi, diger taraftan Vietnam savasina karsi boy gösteren posterlerin önünde
ve arasinda bulunmanin KARMAKARISIK profilini cizdirtmis.
yer ve toprak ortaya çıkmış halının altından.
Kırılmış lambanın ışıktan yüreği.
Karanlık. Ayak sesleri.
Sürgülenmiş kapılar, ölümlerin ardından „
…kisaca ve örneklerle özetlenebilecek icerik ve satirlarin siirlerine ` Köprü
47` ile konusup danisarak baslik atip isim sahipligi yapmis. Bachman, etkinlik alani
olanlardan felsefede savlarini ve tezlerini `ihtiyatla `kabul ettigi Martin Heidegger, Hitler mezalim sistematiginde
görev üstlenip icraatci olanlardan biriymis. Bu yüzden savas sonrasi
konuslandigi meslek makamlari ve felsefi iddasi hep tartisma konusu olmus.
Ingeborg Bachman`in babasi da Nazi subayligi yapmis olanlardan kirli gecmis ve
kaydi varmis. Bachman bunu bütün hayati boyunca susarak saklamayi yeglerken,
bir taraftan Amerikan kuvvetleri radyolarinda ve karargahlarinda sekretaryalik
yapmayi, diger taraftan Vietnam savasina karsi boy gösteren posterlerin önünde
ve arasinda bulunmanin KARMAKARISIK profilini cizdirtmis.
Sonuc olarak, yazip söyleyip inandiklariyla, yasadiklari ilgili
ilgisiz hayatin usule uygun ortamini kurup AMENTÜSÜNÜ sentezledikleri soyut
dayanagin yeri yurdu yuvasi belirsiz ALABiLDIGINE ÖZGÜRLÜK ve gidebildigine
sorgusuz sualsizligin INDiVIDUALIZM`ini öznesi yüklemi varligi ve hükmü olmayan
soyut fikir-zikir kavram kargasasiyla düzenleyip donanmanin etkin elamanligini
yapmislar Paul Celan ve Ingeborg Bachman`lar.
Kendileriyle beraber ve kendilerinden sonra gelen, sanayilesmis
ENDÜSTRIEL INSAN vasfini ancak ve yalniz kosulsuz ve kusursuz dolasimina uyum
saglayarak olasi tikanikliklarin üstesinden gelinecegine; yapay, yoksun, aciz,
silik, edilgen, hayatin kenarindan ve insanligin kiyisindan kösesinden davranip
dolanmayi, kararli -inancli cözümler yerine kof, karamsar, cekinser, kuskulu,
endiseli, yitik, kayip, sönük, suskun, ice kapanik, kendi varligina hor uzak kopuk
ve deger kiymet vermeyen, her buyrulanin en yüksek verimlilikte tüketim kulu
olmayi toplumu olmayan BREYSEL ÖZGÜRLÜKLE barinip beslenen; ne bir arada
beraber yasamasi mümkün ne de ayri ve uzak kalmaya hali gücü akli dirayeti
yetmeyen ; kusaklar arasi baglantiyi kafesi yapilmis olan tutsaklik eksen ve
esasindan sayi ve kütle artirimlarinda bulunarak , fakat yitip kaybolan
insanlikta da sürekli fire vererek günümüze ölüsüyle birlikte yasamayi etkisiz
yetkisizligin küresel GLOBAL tek tipliligine tasiyan arac gerec vasif ve vasitalarin en
basinda gelenleriydiler Paul ve Bachman`lar.
Burasi gide gele zenginligi yokedilip tekil iliskilere kuraklastirilmis
, hayatta her ne olup bitiyorsa, her sartta kosulsuz itaatle üretilen herseyin
hastalik bagimlisi ve tüketici müsterisi olmayi terbiye edip ögreten, sonsuz
yalnizlasma ve yabancilasmanin varacagi Ölüm beyani ve kisir döngü Dotiriniydi.
Nihayet günümüz insanligini bencil, bagnaz, bunalimli, mutsuz, yalniz, saygidan
uzak sevgiye muhtac kokusmus cürümüs yitik ve yalnizligini sürekli olumsuzluklarla
bileyip besleyen kültürden sözden dilden ilgiden itibardan bagintisini ve
aidiyetini koparip kendine dahi tahammülü olmayan siddete, nefrete, bunalima,
gerilime ve saymakla bitmeyen insanlik disi mahluklasmaya merak ve meyil
sarmasi, hapsedip bogan bu zehir ve zifir sarmalinin yetistirip büyüttügü
ÖZENTI TOPLUMU icat etmenin kulucka kundagindandir. Korona diyerek baslamistik siir
icre yeri ve mevzusu nedir veya dgil bunca yaziya degil mi..?!
Nihayet tuttugu-güttügü yolun yolcusu olarak Paul `hüznümüz
olmadikca mutlulugun bir anlami yok `anlayisina Ingeborg Bachman`la ortak , fakat ne birbirinden uzunca ayriliga
ne de akli fikri vicdani anlami degeri sorumlulugu olmayan kopuk- kesik beraberlige
daha fazla kendini tasiyabilmenin ötesine
gidemeyerek inandiklari üzeri yasamanin
geregini yerine getirip bir nehirde can vererek hayatina son vermis. Ingeborg
Bachman`sa Londra, Frankfurt, Münih Dartadt, Paris, Amerika`larda Bireysel Özgürlügün seyyar saticisi gibi tam tesekküllü
düz markasini bulma umuduyla akademik kürsülerde ve medyatik konferanslarda
meslek konuslanmis, en son gezip durmanin karargahini Napoli Roma derken,
elinde yitik ve yapayalniz uyudugu yanik sigarasindan cikan yanginla, adeta
Paul`e refakatcilik edip hayatini sonlandirmis.
Seyfi Karaca …Haziran
/ 21
(
Hipotanus Protest başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
26.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.