Hangi düş’ün yerlisisin, söyle sefil
yabancı?
Ahkâm kesen hangi külüstür düş’te
saklısın?
Hep mi düşer insan gözden hep mi?
Yalın seyrinde sözüm ona ömrün
Yalansız neşrettiği her duygunun…
Rengim mi söyle gözüne batan?
Ya da matemim içerlediğim bunca hazan
yaprağı
Melankolik değilim hem durduk yere
Meramım saklıdır sadece O’nun
nezdinde
Ve öykündüğüm sadece dünüm
Yalan mı söyle, önümü göremediğim
günün seyrinde
Defolu bir gerçek olsam ne ki?
Azımsandığım kadar azla yetindim de
ne mi oldu?
Azığa aldığım düşlerin uğruna
Uğurlu sayım illa ki on üç:
Nasıl es geçerim annemin doğduğu o
şükre vesile günü?
Gerçi kamburumdur acım
Acındırmadığıma da kefilim, yabancı:
Sadece bak içine gözlerimin
Yeşile dönen bahçesinde döngünün
Seyret mimiklerimi
Mizansende saklı eflatun bir düş
olduğuma da hükmet
Hem yüzü suyu hürmetine döngünün
Sevmedim mi Allah’ın her bir kulu?
Sevincimse söndü bu aralar ve neşem
Gıptayla andığım kök hücremde kayıtlı
her fiiliyat
İçimde emir eri kendime verdiğim
komut
Aklımın hizasında saklıdır hem
duyguların rolü
Ayyuka çıkan kâh coşkum kah hüzün
Beyitlerle sarılı ruhumda uçuşan
bilumum türkü:
Ah, yanıktır yürek yabancı
Yarıladığım ömürde bunca sıkıntıya ne
mi gerek?
Ütüledim mazimi
Üfledim de nefesimi
Uğruna bentler aştığım hayallerimi
Bir uğurladım ki uyandığımda:
Umurunda olmaz bilirim hani:
Ha tütmüşüm ha tüymüşüm evrenden
Tütsüler yakmışım aşk uğruna
Ve nice sevdiğim bırakmışken beni
yarı yolda
Çeyrek ömrümle kat ettiğim bunca
tutkuyu
Sözüm ona varmıştım tepeye:
Düştüm ki ansızın kabrime
Gerçi yaşadığıma binaen yazarım
uğruna sevginin
Mizacımda bol keseden hüzün ve elem
olsa ne ki?
Debelendiğim çukurda mı saklı
kalacağım yoksa?
Dirliğim ve dinginliğim…
Ah, saklı olsa keşke Allah katında.
Bakma kızgınlığıma
Hicranıma da bakma
Zaten bakmazsın gözüm içine ezelden
bilirim
Ebediyen seni seveceğim de değil
yalan.
Şiarımsa umut ve hazan
Belki de karaçalı ahvalimin nezdinde:
Hani, topa tutan onca insan ve isyan
Zaten bir başıma neye yettim ki?
Ketumdur yüreğim
Külbastı yetilerim belki yazılacak
mezar taşıma
Mekânım aşk ve ölüm olsa ne ki?
Tuza bastığım yaram ve iki kopuk
yakam
Ayrı düştüğüm yardan ve yarenden
Fısıltılar duyduğum da doğru:
Hoş benim nerem doğru ki?
İki büklüm yaşamadığımın dışında
Yanlışa meylettiğim kimi zaman
Tutuklusu olduğum coşku ve heyecan
Lakin yitip gitmek de var bir gün
devrandan…
Zaten ben artık unuttum seni
Umurunda olmadığım kadar kat izidir
yüreğin
Tutuşturan sözcüklerimi durduk yere
de sevmedim
Hem ben seni
Tutturduğum da değildir artık aşk ve
özlem
Mizacımla çoktan yenik düştüm be,
yabancı
En çok kendime:
Niyetlendiğimdi mutluluk
Ama uğramadı gitti benim gönlüme.