Mevsimin huyu, sevgili:
Neresinden baksan esen sert poyraz…
Düşler silkelediğim ruhumun kilimi
Bazen feveran ettiğim aşk iklimi
Köhne sözcükler değil bunlar bilakis
Aşkın sevecen esareti.
Göğü kamçılayan bulutlar kimi zaman
Hınca hınç dolu yürekteki son ikram
Ah, idam fermanım
Gökteki sükûnet keşke saklı olsaydı
içimde.
Metruk bir sancıyım ben:
Muğlak olan ne varsa
Mağdur olduğum bitimsiz aşkın bir
araya
Gelmezken iki yakası.
Bir yas vakti şakıdığım
Bir yaş vakti resminle kucaklaştığım
Ar vakti, ansızın sökün eden
Arsız rüzgârlardan sorsunlar beni…
Azat edemediğim o tutsaklık
Bir karambole gitti ki ömür
Bir içimlik şiirler de değil hem
diktiğim
Ve diklendiğim, sevgili
Dilemması sevdanın
Hazanlardan mı sorsan yoksa beni?
Bir şerdir kimi zaman hayra delalet
Bir şerh düştüğüm hayata
Elbet içimde en derinde saklı asalet.
Azap kuşları
Kahır vakti
Umudun da düşmedi ise takkesi
Hala sevecen sevgi dolu
Yüreğimden yüreğine akan suyolu.
Hüzünlerimi ektim de biçtim şiiri:
Şiirler ise dikti kulağını dinlemede
Sağır Sultana bile ulaştı bu aşkın
fermanı
Fedakârlık ettiğim ne ki
Nazenin gölgenle avunduğum o seher
vakti:
Hani dikerim de gözlerimi yola
Avunurum ayak sesinle
Darmadağın aşkın külyutmaz yetileri
Unutma ki yetinirim özleminle.
Dirildiğim, devindiğim
Dikine mi giderim yoksa durduk yere?
Daraldığım, derlediğim
Dertlendiğim sadece hasretin olsaydı
keşke.
Kimseye de pabuç bırakmam hani
Söz mademki açıldı aşktan ve hüzünden
Yüz görümüdür her şiirim
Yüz bulduğum aşkın tınısı
Tanımlayamadığım bir acı bu
Burksan da içimi
Helal olsan sana biçtiğim sevgi…