Hangi rengin tasladığında saklıdır
aşk ve hangi dönemeçte şerit değiştirir acılar?
Terk edilmiş bir kasaba ıssızlığındadır kalbim
Belki de bilmeliydim
Hazırlanmış o kabrin yaşarken mekânım
olacağını.
Sözcükler cebbar
Hayatsa bazen yalan ve inkâr yüklü
Gölgelerden köşe bucak kaçtığımın da
meali
Tutuşan eteklerinde gecenin
Albenili bir isyan ve itiraf…
Göğe konan gözlerimden dökülen yıldız
tozları
Elimle koymuş gibi bulduğum izleri
kalbimin
Belki de yaftalardan doğacak bir
teselli
İçimde kalan bu ya da şu ukde
Resmi var mıydı sahi yalnızlığın?
Rengine müptelayım da özlemin
Aşka kefil olduğum soytarı bir sitem
Rediflerde doğan ve batmayan
Güneşin sıcağında eriyen
İç sesim.
Matemle ördüğüm bir kilim gibi
Üzerinde tepindiğim zemin gibi
Başım sanki
Erecekmişçesine göğe
Dolunayda saklı ruhumun ihbarı
Yıldız olmanın nesi kötü hem?
Yanarken gözlerim çakmak çakmak
Gök gürültülü bir sağanak adeta aşk
Hüzünlü günde bulduğum tek teselli
Yalnızlığın figanı ile dikilesi
Şiirlerden ördüğüm o yanık ceket.
Ucunda püsküller
Başında kasket
Ayağında yırtık bir iskarpin
Bense azalıp çoğalırken
Yaslandığım o dağ ve izlek
Kapışan gecenin rehaveti çökerken
üstüme
Yalnızlığın asaleti ile yazmaksa
boynumun borcu
Bilemedim de boynuma geçen ipin kalem
olduğunu.
Ama acılarıma âşık ve talibim ben
Bir renksem en coşkulusu
Tüten dumanın isinde saklı bulutu
Geçirmişken üstüme şiir niyetine
Bir ömür afalladığım yolların
kayganlığı
Yoksa nasıl uçardım ben durduk yere?
Konmaksa zirveye
Aşkın layığı ile yaşattığı kıvancı
Elbet koşmak coşkuyla Rabbime…