Düş mevsiminde saklı sırların, saçlarına konan her kelebek belki de sayamadığım kadar hayal kırıklığıdır dünde kalan yanım.

Hüznüme çizdiğim resimler, belirsizliğinde yarınların salkım söğüt sevinçler işte dökülen nidalar yüreğin çeperinde saklı bir gülüş gibi yalnızlığımı kundaklayan mevsimsiz gidişler ihbar ettiğim kadar acılarımla beslendiğim şiirlerin de bekasıdır yazmaya koyulduğum satırlar.

 

Her hecedeyim

Harcı değil hani kimselerin

Kimsesizlikle iştigal bir düş’ ün nöbetindeyim

Nabzını alamadığım zaman

İhya edilesi yüreğin sancısıdır dile gelmeyen her beyan.

 

Top yekûn firar ettim hayattan

Uykulu gözlerinde gecenin

Nemli sarkacı hüzün denen batık geminin

Sevgimle övündüğüm

Mutluluğa öykündüğüm

Sensizliğin dilemması

Sözcüklerle ördüğüm saçlarında rüzgârın

Ah, iki gözümde saklı nazlı yârin fetvası

Ölümüne sessizlikle sınandığım yaralı ömrün aşka vedası.

 

Gün özürlü bir seyyah gecenin özüne sığınan köz gibi aşkın hatırına gizlendiğim karanlık gibi oysaki devasadır ışıkların huzmesi sözcüklerin kırıntısında yaslı mazim…

Metruk düşlerin yabancısı bu şiir yoksa yalancısı mı rüzgârın…

Hani dünde kalan; güne boyun eğen belki de yarınların vedasıdır şimdiden güne ve gün yüzlü bir seyyah iken yüreği kamçılayan yabancı şimdilerin şarkısını söylüyor kalemim dündeki sersemliğin dindiği ve kemali yitimsiz bir selam aslında sure tadında bir aşkın estiği gönlün de ikramı iken tek bir gülümseme.

Umuda var mısın, yüreğin dekontu iken kırptığım sözcükler, var mısın söyle mutluluğa?

Aklımdan geçenleri sıralarsam yangın çıkar sel basar ruhumu kalemimse son fetvasını verir ve sırnaşık gölgelerden kaçar gider uzaklara.

Gittiğim kadarım bu gün:

Az gittim uz gittim.

Gidemediğimden de fazlayım ve dünde takılı kalan yarım.

Hüzne sirayet eden bir gülücüğü boykot edip yürekteki yangını yaşlarımla besliyorum ve esnedikçe esniyor yüreğin yayları ve içine düştüğüm o ütopya sancılı bir ömrün yarınlara vedası mı yoksa şiirin çentik attığı her hayal kırıklığında uzandığım bir zemin mi de bozguna uğrayan düşlerimdeki çekincelerle yazıyorum bu satırları…

Bir esinti içimi üşüten.

Düşmediğim kadar düştüğüm seyyah düşlerin örüntüsünde gerçekleri reddedip hayallerle avunduğum elbet karınca kararınca yaşamanın da ön sözü aslında çoktan noktayı koyduğum özeti gibi hayatın, nemalandığım bunca acı sırıtan gökte saklı bilinmezin gözyaşı.

Eklem yerleri acıyor yazmadığım şiirlerin ve yazgıma riayet etmenin ötesinde kekelediğim kadar gagaladığım kırıntılar yürekten dökülenlerle kalemin oyalandığı.

Bir sözcük tek bir sözcük diliyorum Rabbimden asla bilmediğim asla kullanmadığım tek bir sözcük mademki güftesidir yazdıklarım hayatın, bestesine sarılıp uyumalıyım güzel yarınların.

Sessizlik iken kopan kıyametin öncüsü ve içimde saklı gizin örtüsü elbet saçmalar yağarken kabrime içimde dumanı çıkan o yangından kurtaracağım tek kelime.

Son günlerde ihtiyacını duyduğum tek bir kelime. Başı olmayan bir hikâyeye saklanmış mutluluk gibi.

Son sözünü şimdiden söylediğim roman gibi.

Yazamadığım kadar mutsuzluğa düştüğüm ve al yazması içimde saklı köylü kızın.

Bir imla hatası gibi dımdızlak kaldığım sayfanın orta yerinde ve hızlıca sildiğim gözyaşları gaipten gelecek tek kelimenin peşinde.

Dün olduğu gibi hala yanarken canım.

Günde saklı mevcudiyetimle yarınlara dokunmak adına hayallerden ördüğüm bir masal kim çıkacaksa kerevetine.

Müzmin hüznün bekası debdebeli sözcüklerin edası yoksa bir veda mı içimden geçen, tanrıçaların koynunda saklı devasa bir gizem.

Yok oluş.

Varlığın da bir adım sonrası.

Mal oluş.

Elbet bireysellikten çıkıp da yola topluma adadığımız yalnızlığımız.

Ve o tek kelime: bazen son yazım diye niyetlenirken noktasını koymak adına kalemin de yazarın da mutluluğu sürdüğü izine.

Gönlün kopyası şiirler kâh gülen kâh ağlayan.

Bazense soytarı sitemler şairde saklı her acının hikâyesi.

Açmadığında solan bir çiçek gibi ölümüne sevmenin esintisi nihayetinde uçuruma yuvarlanan çiçeklerin solgun esareti ve işte tek kelime: çiçeklenen yeryüzünde saklı kimi zaman belki de beti benzi atan bir tercüme duyguların güne uyarlandığı aslında hayallerin bir çukura yuvarlandığı.

Nezdinde evrenin nazenin sözcüklerin ç/ağrısı ve peşine düştüğüm kalemin tekeri belki de kalemin vedası şaire ölüm gibi dikiş tutmayan bir minvalde etekleri tutuşan hecelerden ördüğüm kafiyeler ve köşeye sıkıştıkça içine kaçan bir gölge misali…

Sınandığım kadar da sığamadığım yere göğe.

Sığındığım varlığı yüce Rabbimin ve bir sonrası anne kucağında teselli bulduğum yalnızlığın da mihrabı iken gökte saklı mehtabın pırıltısı.

Yıldız vasfımla yanıp söndüğüm bazen gölgelere kanıp karanlığı sevdiğim ama içimi aydınlık kıldığı kadar umudun da direttiği çok yaşa şarkısı.

Azımsandığım kadar da öykündüğüm o zirve hani aşkın şiarı hani sevginin dokunulmazlığında ulaşacağım rakım bazen düşsem de yere bir anlığına asılı kaldığım sonsuzluğun hutbesi.

Aşk gibi.

Acı gibi.

Açamadığım o kutu ve içinde saklı bir mektup gibi.

Kendimden kendime yolculuğum ve yüreğim ikram ederken ne var ne yok azımsandığım kadar da kimse kaldıysa çevremde bazen bir var bazen bir yok.

Bir renksem en asilinden.

Bir rakam isem sonsuz hanemle izdivacına talip olduğum yalnızlığın dokusunda saklı o izafi hüviyetim ve Allah katında kabul görmekten başka da niyazım yok iken ömür denen dik yokuşta bir nebze de olsa huzur dilediğim yüce Rabbimden.

Tek sözcükse aradığım aşkın da şiarı iken İlahi Ateşin her kıvılcımında yeniden doğup sonsuzluğa karıştığım.

Son bildiğim her nokta.

Başlangıç bildiğimse tek bir kelime.

Her gün aradığım ve yazmadan geçen günüme öfkelendiğim belki de içimdeki uykucu cüceleri falakaya yatırıp dünün hesabını sorduğum kadar günde saklı dermanı ihsan etsin diye Rabbim dört gözle ezanı beklediğim.

Beklenmediğim kadar da beklettiğim içimdeki yaralı çocuk.

Beklentisiz yaşarken bakiyesi ömrün belki de önümde uzanan ufuk.

Yalnızlığın ifrata kaçtığı aşkınsa teselli olduğu ve Rabbime dönük yüzümle koştuğum aralıksız bir o kadar kendimden kaçtığım ve peşini kovaladığım huzur ve mutluluk…

Tek bir kelime mi?

Bahşetsin diye ilham perim gecenin kılavuzu iken yürek sesim kalp gözümde saklı bir mevsim gibi içime estiğim bazense gül yüzümün solduğu aheste bir bestede takılı iken notalar nokta atışı yaptığım hüznün tek reçetesi iken İlahi Aşk ile edilen her dua…


( Tek Bir Kelime Mi... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 22.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.