Hangi düş’ ün haresidir sessizlik
hangi düş unsurunda saklıdır gerçek?
Renklerin müdavimi bir tavus kuşunun
kibrine yenik düştüğüm ve sensizliğin ikliminde seninle avunduğum…
Ah, göğün penceresinde saklı turkuazı
özlemin
Derin dondurucuda saklı tutulası
sevgiyi
B/ölmekse binlerce parçaya
Tutuşan ruhum
Kanat açtığım kabrim
Oysaki ne kâhindim ben ne melek ne
zebani
Bir türkü tutturduğum
Yanık kelamın ucunda saklı bir g/iz
gibi
Sobelendiğim rüzgârın bıçkın ruhunda
Saklıyım onca zamandır
Seslendiğim binlerce cümle ve dize
Saklı tutulası aşkın sonuna
geldiğimin de müjdecisi:
Öyle ya, kocaman bir ağırlığı attım
denizin dibine
Şimdilerde daha çok sevebilirim
kendimi
Kendimsiz bir dünya özlemini
yitirdiğim
Düş kafesimde saklı bir yemini
bozduğum
Ruhumdaki kehanetin de sonlandığı.
Muziptir diğer yüzüm
Mülayim olsam biçare
Müzmin bir âşıksam ve katıksız
Safiyet yüklendiğim he karede
Dona kalan bir gülüşün solduğu
Şu ulvi rakımda saklı bir hayal gibi
Edimlerde unutulmuş bir şafak gibi
Şakağıma dayalı kaleminse tutulmuş
nefesi.
İzahı olmayan acılardan derlediğim
güncenin silgisi
Bak, nasıl da doğurgan acılar
Açılamadığım kadar
Bir adım sonrası olsa bile mezar
Yaşadığıma dair süre gelen onca
terane
Düş pazarında unutulmuş bir sepette
dolu
Sayısız mevsim gibi
Ve sabır ve şükür ve keder
Kaderimle aralıksız iştigal
Müstakbel gözyaşlarım içime akıttığım
Müzmin gölgemse terk etmeyen
Müdavimi olduğum kadar
Huzura dair bir yoldur
İzini sürdüğüm yasın da neşrinde
Kutsal bir surede saklı sevgiden
ötesi yok işte.
Yüreğin kıblesinde tutuşan bir isyan
Sönmekse buz dağına dokunduğumda
ansızın
Solan gün gibi ve yüzüm
Yüzden geriye sayıp da sonunda
vardığım
Tek yüzüm sunduğum ve serdiğim ve
sardığım
Aşkın halesi umuda dair bir bekleyiş
Seviyorum işte rüzgâr olmayı…