Her hikaye hakeder belki, yazılmayı silbaştan.
Sonların başlangıcı olur, yaşlı kabristan.
Boynu büküktür ölüler ay ışığı altında. 
Fatihalar asılıyken baş uçlarında.
Sıra sıra dizilirler derviş misali. 
Girerler, koyu siyah geceliği ile gecenin koynuna.
Bozulmasın diye ölümün mütevaziliği.
Gölgeler ruh bulur başka biçimde.
Yokluğun dirilişi başlar, varlık içinde.
Dergahıdır selvilerin , 
sonsuz yalnızlığı.  
Islak çimen kokusu kaplarken ıssızlığı.
Titrek bir ney'in son nefesinde.
Kıyam eder semazenler  kudüm sesinde.
Geceyi bağlayan tel tel ipliklerine. 
Sis çöker  ölülerin kirpiklerine. 


Soyundum utanmazlığımdan.
Tüm kaygılarımı çıkarıp. Attım karanlığın içine dileklerimi. 
Sessizce uzanıp.taze toprağa. 
Gök yüzüne bıraktım, sevdiklerimi. 
Uçan balonlar gibi yükseldiler, 
Yükseldikçe,
yıldızlara değdiler. 
Toprak bana kaldı ,
gittikçe küçüldüler.
Ilıktı toprak, hatta sımsıcak.
İçimdeki kan,sanki dışarı fışkıracak.
Aksınki kanım oracıkta öleyim .
Ölü olduğumu bizzat göstereyim. 
Ölüleri dinledim sessizce,muhabbet ediyorlar.
Kimi yeni gelmiş, kimi müebbet yemiş.
Zamansız gelen bu ölüye anlamsız bakıyorlar. 


Olmazki birader dedi aradan biri.
Doğru dürüst ölmeden getiriyorlar içeri.
Sanki burası bir oyun yeri!
Talkımı bile verilmedi bunun.
Bir bakın hele, ölüye benzer hali varmı şunun?
Boynum bükük utangaç, tamam haklısınız... dedim.
Onlar beni öldürdüde,belki ben ölemedim...
Aslında bende ölüyüm sizin gibi...
Ölü ve yalnız...
Tek farkım sizden, sahte bir yaldız! 
Varsın olsun , bu kusurumu hoş görün.
Bende sizin gibi ölüyüm .
İnanmazsınız ama, 
yürüyen bir gömüyüm. 
Benimde kıyafetlerimi verdiler ihtiyaç sahiplerine . 
Ayakkabılarım kondu, 
dış kapının önüne.
Fotoğraflarım,çoktan tozlandı bile. 
Sevdiğim kitaplarım, çöpe atıldı.
Tespiğim, tabakam, 
Eskiciye satıldı. 
Nasıl dersinizki sen ölmemişsin diye?
İllaki toprağın altına girmekmi lazım?
Ölmüş  işte diyor bak, alnımdaki yazım.
Başka ne gelirki elimden?
Öldüm dedim kimse
aldırmadı. 
Cenazemi kimse kaldırmadı
En hüzünlüsü, arkamdan hiç kimse ağlamadı... 


Ben mezar taşı olmayan ölülerden biriyim.
Sanmayınki yaşıyorum diriyim. 
Yok bir gönülde müstesna yerim. 
Kıvrılayım şuraya sessizce. 
Sizden biri olayım, müsadenizle. 
Banada bir yer yokmu bu selvilerin gölgesinde. 
İnleyen bir selanın, kürdili hicazkar  bestesinde. 
İşte, bir ölü gibi yatıyorum cansız ve hissiz. 
Karanlık bir kuyu kadar dipsiz. 


Taşlaşmış yüreğimi diktim baş ucuma. 
Keşkelerimi çıkarıp bileklerimden.  
Ortaksız her suçuma. 
Bir fatihaya muhtaç kalma korkusu ne menem?
Sıraat köprüsünden geçerim, Ayıya dayı demeden. 
Mizan terazisinin bir kefesinde günahlarım diğerinde ahlarım...
Günahsa tüm bunlar, günahkarım.
Ölüm orucu gibi ölüm tevbesi ettim ben. 
Can almıyorum canlıdan.
Hak almıyorum haklıdan .
Ve aldatmıyorum kimseyi 
Geçte olsa doğruları görmeyi,   
Becerdim işte, 
Ölmeden önce....
ölmeyi. 
Siz aldırmayın bana, kimse ziyaret etmez beni... 
Gördünüzmü hiç ben gibilere, 
Allah rahmet etsin diyeni?
Ölmeden öldüm ben. 
Sizi rahatsız etmem.
Kovsanız ahıretten dünyaya...
Vallahi...geri gitmem. 
Hani derler ya ardından mevtanın.
Hiç yakışmadı... Ölüm 
Varsın yakışmasın be... 
Takma kafana... gülüm


Yılmaz Tizgöl 
27 /03/2021
Moskova 

( Ölüler De Yaşar başlıklı yazı ylmztzgl tarafından 9.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu