Tembihledim gülüşlerimi ve sessizliğe
büründüm:
Aşk idi rakkasesi ömrün
Gülücükler bahşeden hırpani yüreğin
de kıblesi
Hazır ola durduğum şafağın teni
Şakağına dayalı yıldızların
Devre arası bir mutluluk belki de
nutkum
Her tutulduğunda
Başa sardığım bir film, bir yenilgi
Örselendiğim intihar öncesi
Yalnızlığın boy attığı bir tarla
saklı
Ruhumda nadasa aldığım düşlerim ve
tanrısal bir gülüş
Hıçkıran alfabesi meleklerin
Gökle göz teması kurduğum
Geceyi de boykot ettiğim
Şiirin yalnızlığı
Pare pare yakarken yüreğimi
Ve işte ansızın sökün eden
Bir yıldız ki ihbar edilesi
İkmale kalmadım üstelik ben ömür boyu
Ta ki hayatın sorguladığı
İki göz arası bir yolculuk
Sağdan esen
Solda susan
Sus payı her söylemde
Seyyah çeşmesi sözcüklerin.
Dik yakalı bir yalnızlık benimki
Telaşesi ömrün
Bıçkın ruhum ve bıçkın rüzgâr
Gönül dilerdi ki…
Demenin mealidir içine sığındığım
sessizlik
Sarf ettiğim güç ve her sözcük
Kanadığı kadar sevginin üzerine
Ektiğim kakao gibi
Yüzüme gözüme bulaştırdığım sevginin
ve iyi niyetin rengi
Kulvarımda saklı bir gizi
Deşifre etmekse şiirin tempo tuttuğu
O ulaşılmaz yükseklikte bir aşka
meyyal
Bir seyyah
Gibi düştüğüm yola
Gözden de düştü mü insan
Yası da yaşı da yasa bellediğim
Tevazu yüklü bir bekleyiş eşine az
rastlanır
Bir benzerlik belki de kader
Diye çıkılası yolun rüzgârında
devrilen tabular
Aşka da hizmet eden ömür kadar
Sefasını sürmekse sevginin
Ah, neşri asaletin
Nefsin de ölümü
Sunduğum taziye yüklü
Şiirin başkaldırısı
Yoksa başladığım yerden asla devam
etmezdim
İşte sileceklerini çalıştırıyorum
mevsimin
Kayboldukça içimde
Kazık kakmaksa hüzne
Boyut atladığım her gece her şiir
Bir çengi mahiyetinde eşlik eden
gecenin tinine
Dokunduğum kadar
Yalnızlığın da uleması bir çehre
Yüzümde açan her çiçek
Kandığıma dair saklı tuttuğum asalet
Sessizlik
İse en yüksek volümde
Yoksa çürüğe çıkar mıydı hüzün…