‘’nelere
göğüs germişiz görelim bir bir
bedeli
ödenmiş midir şafağın, bilelim
yaşamak
yeni
acılara sürgün etse de bizi
Hayatımız
göründüğü kadar basit değil
ama
anlaşılmaz gibi de değil öyle
çoğunu
unuttuk belki şimdiden
belki
bitti birtakım bekleyişler
umutlar
da bitti bir zaman, sevgiler de
ama
unutmayalım
zulüm
de biter hayatımızda…’’(Alıntı)
ertelenmiş
bir günün öğretisi idi zaman
tastamam
işaretlediğim bir çetele
öykündüğümden
öte
ötelediğim
nefsi ve karanlığı
mevsimi
yoktu solgun gönlümün
miadı
dolmuş bir şiire idi yolculuğumun
bekasında
tanıdık bir sima
aşkı
kürediğim
gecikmiş
bir intikam belki de
gözlerimi
alamadığım bir mizansen
içimde
çapraz duygular
adeta
hububatı ömrün
dik
yakalı bir şehir
surlarına
serili binlerce şiir
serseri
tayfası yüreğin
salkım
saçak duygulardan
arda
kalan sonsuz hece
kekeleyen
evren
kalıbını
basan şeytan ve nice muamma
saklı
adeta satırların arasına
başımı
yasladığım bir yoksunluk
tüten
gözlerimin önünde
kayıp
bir ceset ve çığlık
işte
şüheda mazinin efkarı
çatlayan
isyankarın ar damarı
sancılı
söylemler
sekantında
saklı bir asır
ifşa
ettiğim ne çok sır
en çok
da sırra kadem basan mutluluğun
tokası
takılı aklıma
saçlarım
ne örgülü ne dalgalı
taradığım
kadar yalnızlığı
tevafuk
eseri bu şiirin yolculuğu
tevekkül
yüklü gönül ikliminde saklı
olsa
olsa aşkın firarı
bir
dolduruş bir söylem bir sunum
köpüren
denizin saltanatı
elbet
sonlanmadan ömür
sarılı
kalacak her sihir
en çok
da aşkın endamı
yakışan
şaire
yakışık
almayan bir rüzgar olsa da yazılmayanı
tefe
tutan dizede saklı ihbar
ettiğinden
de öte sancılı
bir
geçiş gecenin firarı
gönlün
de yarına dokunan endamlı yalnızlığı
haznesinde
saklı gizi
en çok
da iade-i itibarı şairin sevdalı mizacı