BABAM ÖLMÜŞ!
Yoksulluk, cahillik uğruna kaybettim çocukluğumu,Kimse gülerek bakmadı, mâsum gözlerime,
Bir yudum sevgiyi, bir tatlı sözü çok gördüler,
Ezdiler yüreğimi, kaldırım taşı gibi çiğnediler.
Yedi yaşımda kalemden önce kazma tuttu ellerim,
Arabesk şarkıların hüzünle inleyen nağmelerinde,
Yaşamadan yaşlandı, ağzı süt kokan hayallerim.
Hep yanık türküler söyledim, duymadılar feryadımı,
Dağlar, taşlar duydu da, annem babam duymadı âhımı.
Akranlarım, siyah önlük, beyaz yakalıkla, okul sıralarında,
Sevgi dolu öğretmenlerden öğrenirken okuma-yazmayı
Ben çimento torbalarından yaptığım kahverengi deftere
Gazetelerdeki cinayet haberlerini kopyalayıp yazarak
Oniki yaşımda, koyunlara çobanlık yaparken öğrendim,
Satınca babam koyunları, işsiz kaldım sokaklarda,
Köyümüzün imamı, nasıl olduysa ikna etmiş babamı,
Kazık kadar boyumla üçüncü sınıftan okula başladım.
“Âbi” diyorlardı, sınıfımdaki çocuklar bana,
Ben de, âbilik yapıyordum okuldaki arkadaşlarıma.
İlkokul bitince, oto tamircisi yapacaktı babam beni,
Bense öğretmenim gibi olma hayâlleri kuruyordum.
Çocukluğumu, derdimi ağlayarak anlattım öğretmenime,
Koca yürekli adam, hıçkıra hıçkıra ağladı benimle.
Günlerce, bıkmadan usanmadan yalvardı babama,
Dağlar, taşlar erirdi olsaydı babamın yerinde,
“Nuh” dedi de, “peygamber” demedi, izin vermedi okumama.
Beşinci sınıfta, gizlice yatılı okul sınavlarına girdim,
Sınavı kazandığım belgeyi getirince postacı eve,
Ne kelâm, ne de kalem, anlatmaya yetmiyor gerisini,
Yoruluncaya kadar sopayla dövdü babam beni,
Kapattı odaya, çevirdi kapının paslı kilidini,
Morarmış, yüzüm gözüm, aynada tanıyamadım kendimi,
Yüreğimde, hunharca katledilmiş sevginin cesediyle,
Çaresizlik içinde, ağlaya ağlaya hazırladım valizimi.
Gecenin zifiri karanlığında, pencereden kaçarak,
Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmeden terk ettim evimi.
Gurbette bulduğum abimin çalıştığı işyerine çırak oldum,
Bir daha dönemedim cehennemi yaşadığım köyüme.
Aylar sonra, soğumuş yüreği babamın, beni affedip, hoş görmüş
Ey babam! Ey babam! Af etsen ne olur, hoş görsen ne?
Yüreğimdeki baba sevgisi dönmüş nefrete, kine.
Bundan sonra gülebilir mi gözlerim, bakarken gözlerine ?
Özleyebilir mi, yeniden sevebilir mi seni yüreğim baba?
Değil yüzüne, bakmaya korken cansız resimlerine.
Üç yıl sonra, ağabeyim haber getirdi, babam ölmüş,
Okuyorum diye, beni çağırmamışlar, komşular gömmüş,
Üzülsem mi, ağlasam mı, ne yapacağımı bilemedim,
Anladım ki babam yeni değil, benim içimde yıllar önce ölmüş,
Ne arkadaşlarıma, ne de öğretmenlerime, babam öldü diyemedim.
Siz, babanız yaşarken, onu gömdünüz mü yüreğinizdeki mezara?
Babanız ölünce kalbinizin sızlamaması, gözyaşınızın akmaması,
Onun mâtemini yaşayamamanız ne korkunç bir acıdır bilir misiniz?
Ne zaman bir cenazeye gitsem, ruhsuz duygusuz, buz kesiliyorum,
insanlar gözyaşı dökerken, ben ağlayamadığıma üzülüyorum.
#aslanyılmaz#sürgünadam#
(
Ağlayamadığıma Üzülüyorum başlıklı yazı
sürgünadam tarafından
1.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.