Düşlerin tekerinde yağız bir
delikanlı içimdeki sefil çocukla kapışan kalem bazense baston yutmuş izlenimi
veren tekdüzelik ve uzağına gittiğim sıfatlar yine de insanların üstüme
fırlattıkları: bazen bir taşın kafamı yardığı ve akan beynim akamayan gözyaşım
ve işte ansızın infilak ettiğim: sitemimse kendime…
İklimler saklı tezgâhında ömrün bazen
soyutlandığım izlenimi veren kaçışlarım en çok da izafi bir boşluk içine
düşülesi bense hoşbeş ediyorum sözcüklerle ve nasıl da boca ediyorum
duygularımı…
Biz kazaksa şarkıcının ördüğü ya da
arabası güzel mi güzel ve özel olan bir temenni ve işte hayatın çatısında
içimdeki damı aktarıyorum ve bir yol çiziyorum kendime zaten bir ömür tek
lüksüm de bu olmadı mı? Sadece hayal kurmak sonra umut etmek ve çabalamak
akabinde tevekkül edip hayatı beklemeye aldığım ve sabrımla sınandığıma vakıf
alyuvarlarımla akyuvarlarımın yer değiştirdiği ve peşinen yüklendiğim yükümler…
Haraç mezat bazı hayatlar artık kaç
taksit ödenecekse peşinen harcanan paralar ve tüketim malları ve bir adım ötesi
tüketilen insanlık ve teveccüh buyurmayan satış elemanı.
Kürediğimse koca bir yıl ve kardığım
gerçekler ve kaçışan notalar ve insanlar hele ki bir de dara düşmüşse insan…
Pek çok acıdan irdelerim hayatı ve
göçen son seneyi:
Ne bir nesneyim ne n/esir.
Aşkın kölesi bulutlardan çaldım hem
ben bu beyazlığı ve içim kararsa bile yeltenmiyorum siyah olmaya: genelde gri
genelde alacalı bulacalı artık Allah ne verdiyse.
Zamansız bir gidiş de değil senenin
vedası hatta geç bile kaldı bizi bırakıp gitmeye de niyeti yoktu hani: elbet
gelen gideni aratmasın temennimle arz ediyorum sözcükleri ve arşı alaya çıkıyor
sesim ve işte beni bana sevdiren belki de bu çılgın ruhum bir o kadar mızmız ve
hayalperest aynı zamanda gerçekçi artık nasıl birrr hegemonya kurmuşsa evren
üzerimde.
Masalın kahramanı değilim bu gün: sadece
anlatıcıyım belki de öncesinde yazdığım pek çok yazımda olduğu gibi ve sayısız
masal anlatma ihtiyacı hissediyorum içimdeki çocuğu uyutana değil ve aynı
şekilde masallar dinlemek istiyorum pek çok insandan ve inanmak ve kanmak
hayata ve unutmak dünü de yarını da hatta andaki mevcudiyetimi bir hayaller eşleştirmek
sadece uçmak istiyorum bir kuş gibi belki de bir kalem-kakan mizacımla
sözcükleri gagalamak.
Hürriyetim ne zaman bahşedildi ki
bana insanlar tarafından? Elbet bir öyküm var benim üstelik pek çoğunuzdan
farklı ve çalınan özgürlüğüm ve biçimlendirilen hayatım ve ailemdir bir
numaralı fail bir o kadar benim onlara dizginlerimi teslim ettiğim hele ki
kaçışı yoksa insanın aslında kaçtığım tam olarak kendim:
Öz eleştiri madem konumuz varsın ağzı
olan da konuşsun: insan kendini bildikten sonra ama inanın ki bu da yetmiyor
bir zamandan sonra bu sefer kendinize olan inancınızın yitirip afallıyorsunuz
ve kendinizle olan bağınız öyle bir kopma noktasına geliyor ki akabinde hayatla
olan bağınız bu yüzden yazmayı çok seviyorum çünkü hayatla aramdaki en kuvvetli
bağ kelimelerim bir öncesi inancım ve bitimsiz insan sevgim.
Haletiruhiyem artık hangi yöne
kayıyorsa ya da uçuştuğum kelebekler misali bu yüzden yazdıklarımı kelebek
ömürlü olarak nitelendiriyorum ve günbegün yeniden doğuyorum ve yeni
versiyonlar peyda oluyor içimdeki ruh bazen içselleşip dış sesle üzerimdeki
baskıyı sonlandırıyorum yazarak en azından bir süreliğine kopuyorum baskıdan ve
baskıcı düzenden ve kendimle restleştiğim ömrün devamında yazarak kabullendiğim
şahsına münhasır duygularım ve ilkelerim ve kuram dışı benliğim ve belleğimle
kendi yasamı yazıp onaydan geçiriyorum ve yürürlüğe sokuyorum:
Elbette tek başlık altında toplanmış:
Yasama, yürütme ve yargı.
Bir sonrası mı?
Elbet yürürlükten kalkacak duygu ve
düşüncelerimle kendimi hayatla güncellediğim belki de tam tersi…
Mevsimin kırbacı şaklarken ruhumda
mevsimden mevsime sekiyorum bir kuş edasıyla ve uçmanın üzerine de duygu ve
özgürlük tanımıyorum en azından hayal kurarken ve kendimi kalemin kollarına
bırakmışken…