Zaman İçinde İşte Kaybolan Bir Adam!
Bir ceza değil bana gidişin
Dönülmeyen yolda terk edişin
Kaderimde suskunluğumun kavruluşu
Bir ödül sandım kollarımda gülüşün
Yalancı ağlayışının dibe çöküşüymüş
Yanılgılarımın yangınıymış beni saran
Bir ceza değil bana gidişin
Aklanmayacak ayrılıklarımızın hediyesiymiş
Hala gülüşünün tadı dudaklarımda
Bir an ruhumun karanlığına ışıktın
Kınında çıkmış bir kılıç gibiydi gözlerin
Son defa baktın
Gülü dikeninden koparır gibi kopardın
Düştüğüm yerde güller bitti
Yüreğimin avlusunda ne cellatlar geçti
Öldüğüm yerden
Güldüğüm yerden
Adını haykırdığım o günden
Sonra kalan günlerin feryadıyla
Kefensiz gömdün beni
Saklayamadın beni ileriki bir zamana
Dönüp bir gün kapımı çalardın
Gerek yoktu beni buzdağına gömmene
Gamzendeki çukura gömseydin
Kalmazdım böylesine sensizliğe esir
Ah dilsiz dünlerim
Bugün işte böyle ölürüm
Bir yitik hayalle nasıl artık yürürüm
Bir sarraf sanırdım kendimi seni görünce
Onca yükmüşsün sırtıma yüklenen kargaşa
Muzdarib bir yürekmiş benimkisi
Bir yanılgıymışsın tutulduğum kuşatıldığım
Taş duvarlarla kalbini ördüğün
Demir atmış karanlık yüreğime
Bir daha aydınlık doğmaz üzerime
Bir dilenciydim aşkla sana fısıldayan
Şimdi elimde heybemde bomboş
Yalancı fecirlerinde sancısı sardı beni çoktan
Elimde içi boş bir zaman
Zaman içinde işte kaybolan bir adam
Tufandayım üstünde ismin yazılı boş masam
Buzul kaplamış içimi
Sen gittin ben kaldım burada
Matem renkli bir yüzle
Mücrim ben
Zihnim karanlık
Aklım tutuklu
Ne ömür namına yandım
Ne de yandığıma yandım
Ne kerem olmadığıma
Ne mecnun olmadığıma
Bir meftun
Gönülden sevilmiş bir hükme mahkûm olamadım
İçimin yangınında yanıyorken
Buzullar mı beni söndürür
Hasretinin düştüğü bu virane yürek beni yordu
Bak salam okunuyor sen duymazsın
Feryadımı üzerime toprak atılınca duyarsın
Üzerime atılan toprakların altında kalınca anlarsın
Gidişin bana ceza değildi
Benim bermurad olmayışımdı
Keşke bir ceza olsaydı çekerdim biterdi
İşte enkazında şimdi ölen bir adamım
İdam edişin kutlu olsun
Mehmet Aluç