Düş yakası şehrin, maviden iskelesi
ruhun gönül gözüne katık sureler ve aşkın şüheda varlığı:
Yansız seven yaşayan
İnsan ve çocuk ve hicran
Top yekûn firar etti mazlumlar
Kat izinde saklı ömrün, bunca acı ve
gözyaşı
Gökten yağan mermiler
Oysaki misket oynayacaktı çocuklar
Atılan bombalar ve ruhu parçalandı
insanlığın
Putperest idi insanlar ve isyankâr
Sözcükler aforoz edildi önce
Sonra insanlar katledildi
Bir çocuk doğdu gecenin yarısı bir
sığınakta
Kimi çocuk yalnızlığa mahkum edildi:
Artık annesiz ve babasızdı
Düşman ve kafir ise pervasız
Uçuşan saçları ölümün
Perçemine kandı insan zalimin
Peçesi tıkış tıkış rüzgarın
Korunaklı dünyaları ihlal edildi bir
bir insanların
Acılar seğirten
İnsanlar kurşun gibi seken
Ölüm ve zulümse pençesini geçiren
Ne buyurmuştu lider?
Ne diye kaykılmıştı onca insan ve de adı
zafer?
Buyurandı Zerdüşt
İnfilak eden bilumum duygu ve zümre
Kat çıkacakken hidayete
İndi derine indi zemine
İndindi mevsimin
Kaybolan çocuk ve oyuncak ve saklı
masumiyet
Gün devindi yeniden ve yeniden.
Azığa alınmıştı düşler
Açığa alınmıştı hürriyet
Azınlıkta iyilik ve saklı mukadderat
İlla ki sahip çıkacaktı Yaratan
kuluna
Sığınanlar Rabbine, şerrinden zalimin
Hak edilen hak addedilen
Hakkaniyetli değildi artık evren
İnfazı ne çabuk gerçekleşmişti
Masum insanların çocukların ziyan
edildiği
Bir kâbustu bu freni olmayan
Bir zulüm bastıkça gaza artan hüsran
Kopan küçük kıyamette önce çocuklar
öldü
Derken zifiri karanlık göz kırptı
iblise.
Uyduruk bir sevinç iken esir eden
bedenleri
Yola düşen üç beş fani ile paylaştı
Melekler insanlığın güncesini
Ve kırklandı içre dönük duyguların
saklı tuttukları
Yüreğin de ipliğini pazara çıkaran
Bir sitemde ölüp yok olmayı
diledikleri anbean
Kaportası olmayan düşlerin meali
belki de
Sıra dışı imlerin tınısına haiz
gökyüzü:
Sanrıların sancılandığı her fevri
gölge
İklimler seğirtirken insanlığın
teninde