Kıyama durduğum bir düş’ sün sen:
Salkım saçak ruhumda saklı bir esinti
Düz duvara tırmanan sözcükler
Hasretin ve hicretin meali
Gün yüzlü seyyah düşlerden örülü
Nabza göre şerbet verenlerdensin
madem
O halde titrek yüreğimin telini.
Bir dokunuş aşka
Sancılı mevsimin ölü gözleri
Mizacımda saklı hazan
Makberin çağrısını duymazdan gelirim
sanma asla
Asılı kaldığım şu direk ne ki
Ben göğün nemiyim
Yalnızlığın sultanı bir esaret ki
İçimde saklıdır nazım ve duam.
Biriktirdim şiirleri
İçimde demlenen gecenin nemi mi?
Asla, ağlamadım asla ağlamayacağım…
Desem de ah, desem de sakın ola
inanma.
Hüzündür çeşmem
Hazandır meşrebim
Yalnızlığım ayyuka çıkan
Bazense bir çocuk gibi coşkulu ve
şenim
Delinir ki hem nasıl
Nadasa aldığım yürek iklimi devasa
bulutlarda saklı
Benim henüz söylenmemiş şarkım
Ve sarkıttığım ruhum
Akaç çatısında sözcüklerin
Neylerdim ben sen olmasaydın?
Hücum botu adeta imgeler
Varla yok arası dostlar
Nasıl da saklı perde arkasında acılar
Derlediğim şiirlerden öte
Demlendiğim gece nasıl ki teyakkuzda
Siperimdir yüreğim
Saplanansa derinine yazmaya durduğum her
şiir
Söylenceler uçuşan
Yorgun fıtratımdan arda kalan
Kuyruğuna bastım bir kere ben
duyguların
Dumanı tüter de tüter kalemin
Fırından yeni aldım hem
Şiir sandukamda saklı nazım
Yürekten firar etti edecek aşkım
Kavisinde özlemin
Hasret çektiğim düne özlemim
Perde perde yükselir sesi ölümün
Alyuvarlarında göğün
Akyuvarlarında saklıyım yerkürenin
Bir fısıltı dillenen
Şaibelidir kimi insan dilekleri ne ki
benimkinin yanında?
Arzı endam eden ilham
Pervazlarından sarkıttığım günde
saklı perçem
Hani, hani, içine saklandığım peçem
Bil ama alnımın akını
Sakladığımdır mahremim
Kimseler de duymasın içimdeki iklimi
Kâh hazan kâh bahar
Yazı en çok sevdim ben
Nasıl ki; yazarak ihya ettiğim
yüreğim
Yaz çocuğuyum ben gel gör ki
Hazandır saklı tuttuğum iklim
En çok da yokluğunun verdiği acıyla…