MAHDUMUM'A
Eski
harflere kilitledim;
oğlumun tarihini,
Okudukça
sesimi duysun diye.
Adını
kazıdım,
durmuş cep saatinin kadranıyla,
kaldığım zamana.
Baktıkça hatırlansın
diye…
Duruyor odanın
tam ortasında ;
Uzak bir
beşiğin iniltili sallayışları.
Komidinin
acıklı gözünün
derin
çekmecesinde kalmış;
Ağır bir biberon!!!
Kara
kaplı defterde yazılı: ” Alınyazısı”
Beni
ancak; O tanımlayabilirdi!
Ancak; o
anlatabilirdi!
İnce,siyah çizgili defterin
mısralarına dizilmiş;
Harflere
ölüm saçan;
acı,
yeşil,
kırık dolmakalemin
Kuruyan kanıyla…
Beni
sadece; O yazabilirdi ;
zamansız zamanlara.
Dağıttı kara haber; şükür buğdaylarını.
Alev
aldı; anızları, toprağın bağrında.
Düştü omuzlarıma;
eli ermez
gücü yetmez sancılar.
Dilim, lal
;
Serzeniş; yaşayamadıklarıma !
“Biliyorum,
çok yüklendim sana”
Konuşmayan dilinle diyorsun ki bana:
“Evlat
hak edenle kalmalı,beni hak eden yaşamalı..”
Hasretini
dağlarken ciğerime;
İnceden yükselen bir ses ,
Dalga dalga
dağılır ;yüreğimde.
“Oğlum, oğlum!!!”
“ Pamuklara
sarmaya kıyamadığım;
Topraklara
sardığım oğlum…”