HOŞ-GÖR-Ü
Neden hiddetin dehlizlerinde kalmış
Hayat,
tüm mitlerde ve dinlerde?
Uranus değil miydi aşkı uğruna Toprak Tanrıçasını
Kutsayan
Ve bu aşkın simgesi oğlu tarafından gazaba uğrayan?
Adem ile Havva aşkı uğruna cennetten el ele kovulmadı mı?
Aşk ile büyüttüğü oğulları;
Yine bir aşk uğruna cana kıydıklarına tanık olmadı mı?
Peki neden şiddetle başlar, tüm hikayeler?
İnsan sakin ve otoriter olmayı
Sığdırabilir mi karakterine?
Korkudan korkmak dedikleri bu olsa gerek!!!!!!!!!!
Bağırmayı vahşi hayvanlardan aldıysak,
Doğallıktan soyutladıysak doğal felaketleri,
Hangi canlı açlığını sevgi diye inletir?
Soğuktan bile daha şiddetli değil midir,
Soğuk bir yüzle karşılaşmak….
Fikir dediğimiz başkasının bakışlarında;
İki dudağının arasında sıkışmışsa,
Kabul göründüğünde olimpiyat madalyası kazanmışçasına
Mutluysa…
Etki ne ki; iki güzel sözün ufkunda
Ciddiyeti kibir taşımayan vakur anlayıştan,
Doğallığa süzülen iki yaşta birikmiş…
Patlamıyorsa gökyüzü bile gürlemeden,
Nerede saklanmış boş sokaklardaki kalabalık?
Kaldırım kenarındaki çiçekler ezilmişse
Hayal kırıklıkları sağnak sağnak yağıyorsa,
Yüreğim mi taş yoksa
Damlalar mı?
Arabanın açık kalmış penceresinden
Akıyorsa…
“Eyvallah!” demelisin,
Saçakların altında yürüyen gençliğine….
Yaşın erken olduğundan mıdır ,
Gönül meyhanelerinin boşluğu?
Güzelliklerin yağmurda unutulmasından mı,
Serinliğin örtülü masalarda uyuması?
Tahammül edeceğin sen misin,
Davetkar ruhunu rayiha damıttığı
Rerahlık mı?
Rutin gülümsemelerin ayakta bekliyorsa,
Kederin,
Seferleri olmayan yolculuğun,
Kaptanı sensin.
Sormalısın kendine,
Hoş mu gördüm?
Hoş-gör-ü mü?