BAZI ADAMLAR AŞIKTIR
SİYAHA
Bir adam vardı:
Yorgunluğunu üzüntüsüyle teselli edememiş,
Girdapları bezginlik olmuş.
Bakınca gözlerine; hasretini gömmüş,
Gözyaşları yaşanmışlıklarına,
Sağanak
sağanak boşanmış.
Bir parça gördüğünde sevdiğinden,
Her güzele hesap sormuş.
Yalnız kalmış
kalabalıklar içinde,
Kaybolmuş ; kimsesiz sokak köpeğinin
Aciz hissiyatlarında.
Değer
verdiğinin değersizlikleriyle
Dağlanmış yüreği.
Asılı kalmış
sevdiğinin sözlerinde.
Bakakalmış boş kalan ellerine,
“Gitme!” diyememenin çaresizliğinde…
Çatık kaşlarının altında
Hüzün kokan bakışları kalmış.
Bakınca,
Dağ
gibiydi duruşu;
Ardından akan nehirleri gizlerdi.
Yarım kalmış
hikayesinde;
Özlemin kırılmış
heveslerini,
Kayıp yıllarına bırakmıştı
Sevmek tek kişiliktir.
Mucizedir; adı karşılıklı yaşanılanın,
Sadece roman satırlarında hatırlanan.
Süresi ecel gibi sevdaya yazılan,
Karşılıklı olsa da
zamanla yok olan!!!
Unutur mu insan cebinde hayellerini?
Nasıl izin verir,
dilindeki güzelliklerin tek bir kadında
kalmasına?
Mecnun gibi Leyla’dan gayri bir dünyada
Leyla ile leyla gibi yaşamasına!
Mizanda ölümden bile ağırdır sevmek…
Hazineler yıkılmış yüreklerin,
Sevgi kırıntılarında, altın rengindeyse;
Adamın aşkının lavlarının küle dönmesi
bile
Zümrüdü Anka’yı, binlerce kez yakıp yeniden doğurur.
Bazı adamlar aşıktır siyaha.
Beyazlığını kaybetmeyi göze alacak
kadar
Kendinden çok sevmeye…