bir köylü olarak büyümenin
kıymeti daha da artıyor gözümde bu devasa şehirde
öpüyorum ellerinden büyüklerimin
kocaman yüreklerinden
bugünlerde biraz efkarlıyım
artık kaleme sarılıyorum çoğu zaman
temize çekiyorum geçmişi
klavyenin tuşlarından teslim alıyorum harfleri
her kelimeye yeni bir karakter
yeni bir şahsiyet
yen bir ruh iliştiriyorum
masanın tenha bir köşesinde
kağıtla yeniden buluşmayı bekleyen
bir eski zaman seyyahı gibi
her şiir,
her hikaye tanıklık ediyor zamana
dünyamı nasılda renklendiriyorlar
yorgunluğun biraz istirahatla atıldığı yerlerde
gönül hanem
bambaşka bir efsunla boyanıyor
mesela ta uzaklarda
o uzak köylerde birileri
bir şeyler var
bakıldığında
oralarda çok şeyin olduğunu biliyorum
daha da yakınlaşınca
herkesin gönlünde bir özlem
ve hasretin olduğu gibi
kaç yıl geçmiş,
nereye gittiğine dikkat etmeden
geçip giden hayatı bir ihtiyara sormak gerektiğini
ondan öğrenmek gerektiğini köy hakkında her şeyi
yağmurun sıcağını
yazın ayazını
ağaç altına düşen sarı yaprakları
devasa ormanlarında kaybolup
yeniden kendini bulmak için biçilmiş kaftan orası
beni o dağ köylerine bağlayan aidiyet duygusu var
ciltlerce söze sığmaz
gönlüme sığdırdıklarım
toprağından, gökyüzünden , geçmişinden
köy rüyaları görüyorum
yaban kırlarına düşüyorum zaman zaman
güneş doğuyor üstüme çılgın sevinçlerle
mehtaplı köy gecelerinin kucağında,
geçiyorum izlerimden taşkın nehir gibi
yalçın kayalara yapışmış kor bir bakış gözlerim
günün sıcağından yangınlar düşüyor üstüme
ufuk çizgimin her noktasına.
anlatılamamış dünyaların yalnızlığı gibi
ıssızlık kaplıyor gökyüzünü
seneler geçse de özlüyorum
aklıma düşünce yutkunuyorum hala
fırtınaya hazırlıksız bir göl olsun istiyorum her sabah
damlalar düşerken
hayalim ıslanmış olsun istiyorum köy yağmurlarıyla
üzeri kalın harflerle yazılmış bir mektup
kırmızı mühürle kapatılmış olsun istiyorum üstü
bir gün döneceğimi bildiren
yere serdiğim seccadenin üzerinde namaz kılıyorum
başkalarının sesleri
başkalarının düşünceleri
başkalarının değer yargılarından uzak
Mevlamla baş başa dua ediyorum
tekrardan o köy hikayelerini yaşamak için
vadiden yukarı çıkıldıkça köyün manzarası nefes kesici
güneşin batmasına yarım saate kala
alacakaranlıkta kızıl renkler
olanca dinginliğine rağmen caminin etrafı huzurlu
kulağa çalınıp insanı uzaklara götüren sesler
yıllar içinde biriken tanıdık hikayelerden
irili ufaklı sayısız evler serpiştirilmiş dağın eteğine
hepsi huzur adresli
mütevazi insanlardan teşekkül etmiş ahali
içleri devasa heyecanlarla kuşatılmış
adeta coşkun akan dicle ve fırat gibi
birbiriyle kenetlenmiş
hepsi zinde hep taze
alıyla, moruyla, sarısıyla çeşit çeşit kirazlar toplanır
akşama kadar
sepetlerin ağzı çatılır
batıya kaymış güneşin kızıllığında
veda edilir bir bereketli güne daha
geniş avlulu evler peş peşe
hepsinin bacasından dumanlar tüter
buğulu gökyüzüne doğru
evlerde sobalar yanar
üstlerinde tıngırdayan ıhlamur demliği
köy ekmeği ocaklarda
gök homurdandıkça köylerde
her ev gökyüzü gibi içine kapanır
sofralar, sohbetler içerde kalır hep
kilitlenir kapılar, pencereler
içerde yaşandığını gösteren tek şey
bacadan tüten gri dumanlar
yağmura karışır sırlı toprak kokusu
kahverengi tespih şıkırtıları arasında
şehirden, debdebeden uzak
çarşı pazar telaşının olmadığı
başka yaşamlara ait bir arzda
rüzgardan başka her şeyin durduğu
sadece yaprak hışırtılarının konuştuğu bir yerde
insanlar sus pus
homurdanan gökten nasiplenir
yolun başındaki incir ağacı
vazgeçer yapraklarından
dallarını kendine ev yapan guguk kuşundan
incir kokulu yaz akşamlarından vazgeçtiği gibi
sonbahar mevsimi
duvardaki saat
başka bir alemin vakitlerini gösteriyor
benim için gece olan saatler gündüz
gündüz olan saatler gece
yirmi dört eşit parçaya bölünmüş nabzım
sükunet içinde çarpıyor
zihnimde bir ses müezzinlik yapıyor köyün camisinde
işte o an ruhum neşeleniyor
her vakit sabırsızlıkla bekliyorum o müezzinin sesini
buğulu gözlerle
kur’an okuyorum
mushafı yüreğimde taşımanın mutluluğunu yaşıyorum
gözyaşlarım geciktiriyor bazen
kalbimin derinliklerine ulaşan ezan sesini
o ezan ki
tutup kolumdan götürüyor beni secdeye
edalı tavırlar takınıyorum
her teşehhütte ikrar ediyorum müslüman olduğumu
günde beş defa
yeniden öğreniyorum
yazı yazmayı, resim çizmeyi
şiirlere mana akıtmayı
inceliği, zarafeti ve nezaketi
yeniden öğretiyor bana köyüm
adam olmayı
redfer