Metruk mudur söyle
gönül hanen?
Bir kurşundan dahi
ağırdır ettiğin sitem.
Ne rengin belli ne
sağın solun
Bense yoklamada
aldım yerimi
Tutuştuğum kadar
güneşin turuncu yalnızlığında
Tutunduğum nasıl da
aşikâr.
Ömrün divane rüzgârı
olmayı ben dilemedim hem
Sağım solum
yalnızlık
İdam fermanıma
eklemediğim şiirlerden bir de
Alıp da başımı
gidemediğim devran
Bil ki sensin izafi
olan
Sensin yine idare lambasında
yazıp çizdiğim
Yankısı duyulmasa
bile bu sevginin…
Hücremdir sapa
Hüznümdür aralıksız
caka satan
Miadı dolmuş
şiirlerden arda kalan
Korusun seni
korusun Mevla’m
Seni sevdiğim kadar
şiirlerimden dem vurduğum matem
Sevgili, şiirlerim
de korusun seni
Kıvançla
sevdiğimsin ve yazdığım
Al yazmam olmadı
hem benim
Ne de denk düştüm
sıradan bir iklime
Sıra dışıyım ben:
kabul
Rüştünü
ispatladığım çocuk kalbime gel de sokul.
İfa ettiklerimden
fazlasına maruz kaldığım
Bazen metruk
hanelerde sevişen karanlığın ve hayaletlerin
Dünyasına uzak olduğum
kadar
Gizil bir sevdadır
benimki
G/izlendiğim
değildir asla yalan
İsli gecenin arzı
endam ettiği
Gecemle gündüzüm
karıştığında birbirine
Sinemde açan bir
çiçek gibi
İyi de ben seni
koklamaya dahi kıyamazken
Varsın bir şiirim
daha feda olsun sana.
Gücüm yettiğince
sevip yazacağım
Gücüme gitse de
bana uzaklığın
Ar bildiğime yakın
Ben senin
yalanlarını dahi sevdim
Yâd edilesi öyle
bir hikâyeydi ki içimden geçen
Yarenim hem kalem
hem ettiğim duam
Duvağında saklıyım
gecenin
Karanfil kokulu
hüzün
Kolaçan ettiğim de
yok hani arkamı
Başımı yasladığım
bu aşkın fermanı
Ne çıkar ki dikiş
tutturamamışsam
Bir de sen deş
geride kalan yaramı.
Yârimsin ya da
değil
Düşlerimin
kovuğunda kalan bir şiirden ne istedin?
Nemalandığım şu
hayat bazen soluklandığım
Gizin ve gücün de
kudretine vakıf esaretim
Elbet solacağım ben
de günü geldiğinde
Ve işte o zaman
yeniden açacağım Rabbin cennetinde
Cinnet geçirdiğim
gecelerden arda kalan hep mi şiir?
Hep mi düşersin
gözümden
Kaldıysa eğer
vaktim
Düş gücümle
eseceğim vakti geldiğinde…