Muteber bir imge olmayı dilerdim ve
de mülayim ve çetrefilli yollarından gitmeyi erteledim insanların bir o kadar
mutluluğum engellendi ama ben pes etmedim pasladım duygularımı meleklerime,
akıl melekelerim ise akla zarar bir hızla alçalıp yükselmekte.
Sözcük ambarım ve de:
Heyhat, sevgili günlük!
Seferisi olduğum yalnızlık ve işte
sandık dolusu sözcük, sevgili dostum!
Aşkın şiarı isen bense şiirlerin ve
aşkın müdavimi, sevgili bayım!
Dertop olmuş ithamlar var üstüme
sıçrayan ve nazenin varlığım eklenmiş nadide sıfatlar hayatımın ilk çeyreğinde
ve işte yola düştüm yeniden başım da yana düştü ve koruyucu meleklerim yakamdan
çekiştirdi:
‘’Başını dik tut!’’
İçimin izbelerinde dahi ışık var ve
ışıldayan gözlerim ve senin gözlerinde kaybolduğum o gün: yoksa o da bir rüya
mıydı gözüm açık gördüğüm?
Ve kulaklarım uğulduyor ve
tansiyonumu ölçüyorum: 12’ye 9.
Özümsediğim ne varsa yediğim
yemediğimin de beni beklediği ve illa ki bekletiyorum tüm ana besinleri bense
babacan bir yürek tarafından besleniyorum: elbet sevgiye eşlik eden bilumum
acı.
Acı sevmem ama acıların açısına pek
yatkındır yüreğim.
Siman tanıdık üstelik.
Şiarınsa bildiğim kadarıyla aşk ve
aydınlık ve bilmiyorum inan ki bilmiyorum kiminle konuştuğumu ve hülya
denizinde dipçiği acıtıyor canımı elinde o zıpkın vurgun yiyorum işin tuhafı
denizle aram hiç iyi olmadı.
Sedanter bir hayat sürüyorum bu
yüzden spor yapmak olmazsa olmazım.
Şifa bulduğumsa gözyaşı ve sevgi ve
işte rüzgâr yine tersten esiyor.
Nemalandığım nice duygu ve güne kült
bir mizaçla başlıyorum aşkın şapkasını geceden örüyorum derken şapkadan devasa
bir tavşan çıkıyor ve dişleri protez doğal olarak havucu kemiremiyor ve
uyanıyorum ve tabağımdaki salataya dikiyorum gözümü sanırım uykumda acıktım gel
gör ki uyanıkken de fazla şey yemem elbet duygularım giriyor işin içine…
Açılandıramadığım bir ölçek duygular.
Acındıranlar var.
İçimi açtıklarım var ve al işte
başıma ne işler açılıyor.
A kişisine söylediğim cümleyi B
kişisinden duyuyorum.
İçimden geçeni alt yazı geçiyor
televizyon oysaki televizyonun kulakları sağır bense fısıldarken derken kapı
çalıyor sanırım alt komşunun yine canı sıkıldı ben bir koşu açıyorum ve kapıda
kimse yok.
Elbet nidalarım sürükleniyor yerlerde
ne de olsa gürültü kirliliğine kurban gidiyorum ve tüm sessizliğimle ve tevazu
yüklü ruhumla yaşarken gürültünün çalgısı çengisi ve Çingene kadın hurra
dalıyor bacadan içeri iyi baca tıkalı ve kapalı tıpkı yüreğim gibi kilitli
kapılar kindar iblis ise geviş getiriyor bir koşu gidiyorum arka odaya ve dua
kitabını kaptığım gibi geliyorum derken telefon çalıyor ve meşgule veriyorum
aslında müşküle düştüğümde aradığım kimse meşgule verirken mümkün mertebe
akıllı cihazlardan uzak duruyorum ki aklımı yitirmeyeyim…
Gözüm açık kulaklarım da.
Birileri üç maymunu oynuyor bense
gerçeklerden taviz vermiyorum asla ve gerekçelerini de sunacakken perde
kapanıyor iyi de ben henüz sahneye çıkmamışken kim çaldı rolümü kim çaldı?
Üstelik rol de değil bire bir
örtüştüğüm o mizansen ve replikler.
İçimdeki dalgalar köpürüyor ve
kulağına fısıldıyorum meleklerimin oysa onlar o kadar masum ve sevecen ki içim
yansa bile ses etmiyorum içim yana yana Rabbime yakarıyorum.
Her rengin ayrı yeri var evrende.
Ben de bin bir rengim.
Ve düş otağım ısrarla düş gördüğüm
ama uyandığımda unuttuğum belki de tam tersi.
Gözüm açık düşler gördüğüm ve gözüm
kapalı sevdiğim.
Bir rüya ya da değil gördüklerim ama
ben gerçeğim gerçeklerin sarmalında gerçekçi varlığımla gerekçelerini dahi
sunabildiğim duygularımın.
Sevdiğim kadar minnettarım iklime.
Sevdiğim kadar da insanları kendime
olan saygımı koruyorum ve asla arz-talep ilişkisi aramıyorum severken çünkü o
kadar eminim ki severken ve…
Sevilmenin de rabıtası iken anbean
Rabbime yaklaştığım üstelik ilk günden beri ve çok sevdiğim biri aynen şöyle
diyor:
‘’Yalnız kalmanı isteyen yüce Mevla
çünkü senin dünyanın kiriyle kirlen istemiyor ve temiz ruhunla seni sevip
koruyor yoksa an itibari ile böyle temiz kalamazdın.’’
Yalnızlığımı iliklerime kadar
hissederken ansızın hâsıl olan huzur ve umut elbet yakardığım kadar da yakınım
Rabbime ve insanlardan aldığım her darbe ile yeniden güçleniyorum görünürde
aciz ve yalnız addedilirken mademki beni seven, bilen ve koruyan biri var…
Sevginin de acının da ırkı yokken
manen haiz olduğum zenginlik beni illa ki tepeye taşıyor üstelik dibi gördüğüm
eminken ve işte ansızın hâsıl olan o ılık esinti sevgiyle muhabbetle ve inançla
örülü ve asla pes etmiyorum sevmekten:
Yoksa nasıl saklı kılardım çocuk
kalbimi?