1
Hayallerin muadili simli yolları
yıldız kümesinin belki de külüstür bir vecize düşmeyen yakamdan hayatın da
alametifarikası söküklerin sallandığı eprimiş bir şiirin bitiminde başımı
yasladığım Mevla’mın bahşettiği:
Kâh güldüğüm kâh ağladığım
Kaybolduğum efkâr dağının
yamaçlarında
Seken bir ceylan gibi
Haşmetli sağanağın eksik olmadığı
Bir gün belki bir gece
Birden sonrası yok belki de gözümde
İfrata kaçan sevgim
İnadı tutmuş iken sefil kalbimin
Özlemin muştuladığı
Bazense sessizliğin o derin yankısı
Meşrebi huzur olmalı insanın
Meali ise kim bilir hangi iklim?
Müdavimi olduğum kadar hayallerin
Gerçeklerdir de düşmeyen yakamdan
Saltanatı sonlanmadı gitti hüzün
denen yolculuğun
Ve varamadığım yakası şehrin
Kopup gelen dünden nice anı
Anda saklı mevcudiyeti yarınların:
Hani olur da, demenin ihtimali
Matbudur kimi zaman hayat
Bir o kadar şahsına münhasır
Depreşen iç sesin söküklerine eşlik
eden bir rica
Elbet yeltendiğim sevgiden ibaret bir
yaşam biçimi.
Irkı yok ki duyguların
Sonu da yok bucağında saklı kerametin
İzin almadan sevdiğim her kimse
Kimsesizliği sonlandıran nasıl da
İlahi bir mucize.
Bir sarkıtsa şiir
Bir de dikitse imgeler
Tahayyül edebildiğimden de öte
Bazen kolluk kuvvetleri evrenin
Bazen kolun kırıldığı yenin de içinde
kaldığı
Bir yenilgi addedilen…
Ne gam ne gam.
Mütereddit kimliğim ve duygularım
katledilen
Varsın olsun, O beni bildikten sonra
Hicabı da yok artık mazinin
Ne de olsa her şey dünde kaldı
Alabildiğine özgür ve coşkulu
severken
Yazmaya çeyrek kala
Teşrif eden gece ve ilham perim.
İhya edilesi bir yürek ve nicesi
Niyazımın da nazımın da eksik
olmadığı bir sahne
Lakin doğalım ben yaşarken
Sevdiğim kadar metanetli
Bazen duygular iken yüreğimden taşan
Doğaçlamadır minvalim
Doğaüstü bir umut ve sabırla
beklediğim
Müşerref olduğum kadar kaderime
Lahzası ömrün usulen değil
Usul usul yaşayıp sevdiğim…