Ben hiçbir şey istemedim. Aslında ondan bir menfaat sağlamaya çalışmadım. Yapmam gereken şeyi yaptım. Sadece çok temiz, mesafeli bir sevgiyle onu sevdim. Her zaman yaptığımı yaptım. Gözlerimde olanı kimse bilmiyordu. Kalbimden içime oluk oluk, sıcak sıcak kan akıyordu; ama bunu kimse bilmiyordu.
İşte, ben her zaman bunu yapıyorum. Ruhum kaybolmuşken gecenin soğuk semasında, ben onunla konuşuyordum. Yine de bekliyordum işte aptal gibi. Uzaklardan göz göze geldikçe içimde bir şeyler kopuyor. Sonra uzaklaşıyorum. Tabiatın uyanmasını bekliyorum. Allah’ın insana verdiği en büyük güzelliklerden biri olan baharı bekliyorum. Ama onu aptal gibi beklemiyorum. Dünya binmiş bir kayığa, kendileri için yazılmış olan kaderde akıp gidiyor. Uzaya bakıyorum durgun ve sessiz. Tek başına doğarsın, tek başına ölürsün. Ama tek başına yaşanmaz bilirsin.
Sadece isteğim karşıma geçsin, tatlı tatlı konuşsun; gözlerime baksın. Sonra ona şiirlerimi okutuyum.
Bir gece arkadaşımla geziyordum. Ortalık soğuktu ve kimseler yoktu. Benim çocukluk arkadaşım. Nelerden konuşmuyorduk ki. Ekseriya gelecekten işte. Yapılacak işler var. Çok çalışmak çok okumak gerek. Yürüdükçe açılıyorduk. Sonra bir an arkadaşımın sesi kesildi. Biraz arkamdan yürüyordu. Ben hep hızlı yürürüm zaten. Yavaş yürümeye alışık değilim. Nereye yetişeceksem. Korktum tabi bir an. Hızla döndüm. Bomboş bir cadde ve başka kimse yoktu. Öyle korktum k! Birden telefonum çaldı. Sesinden daha da korktum. Neredeyse kalbim yerinden fırlayacaktı. Tanımadığım bir numara beni arıyordu:
-Alo! Kimsiniz, dedim.
-Mehmet, seninle konuşmak istiyorum, dedi.
Ben daha kim olduğunu sormadan onu tanıdım. Neredesin demeye kalmadı arkadaşım arkamdan seslendi. Arkama baktığımda arkadaşımın yerinde uzun siyah saçlarıyla onu gördüm. Gözlerim karardı ve yere düştüm. Zar zor gözlerimi açtığımda tepemde arkadaşım ve tanımadığım birkaç kişi vardı.
-Ne oldu bana, dedim.
-Bilmiyorum ki! Telefonun çaldı, açtın sonra bayıldın.
Kendime biraz geldiğimde, yaşadıklarımı tanımlayamamıştım. Çok ciddi bir şekilde ruh sağlığım bozulmuştu. Artık bazı defterleri kapamanın zamanı gelmişti bile.
25 Şubat 2006