avuçlarımda menekşe mavisi çiçekler
aşk kokar zamanın tüm parçacıkları
ay ışığı umutlar indirir gökten
aydınlık…bir elif miktarı
aşk miktarınca yürek
eriyen vaktin içinde
bir tek sen kalırsın
birde senden kalan onca ihtiras
onca sancılar ruhumun dehlizlerinde
*
yağmurlar düşer göğün bulutlarından
gün doğmadan önce
yıldızlar batmadan önce
kurak yangınlar taşıyan göğsüme
birde senden sebep duyguların onca isyankarlığı
kaybolur şah damarımda
en uzağın ,uzağında onca derece yokluğun
aklımdasın bir kar taneciği kadar soğuk
kaç şubat acısı,kaç zemheri düşü
kaç kez adın sayıklanır
kaç kez hasret ateşi yükselir sen diye
incelmiş sinemin çeperini çatlamak üzere
son kalp atışı öncesi
damarlarıma vura vura sen geçersin
bir kan damlası kadar sıcak
*
zırdeli gönül utancından suskun,
pusandan geçer son bir elveda, ellerinden tutarak
şehrin sokakları akıl almaz kırgınlıklar içinde
yağmur bir aşkmış meğer
bin külçe özlem …
bir varmış , bir yokmuş evvel zaman içinde
senden sırlar var içimde
önemli mi batan güneşin kızılca kıyameti
nice manzaralara sahne zihnimde ki kızıllık
sarmaşıklar arasında görüp görünmeyen her ne varsa
şarkılar söylenir zaman geçer
şarkılar söylenir gözlerim dolar
ilk yenik düştüğüm savaştan kalma
sana benzeyen damlalar
*
menekşeler üşür adını öğrenirken benden
müptelan artık kaç kez ,kaç vakit
zehir zemberek saatler
hep aynı nakarat ,hep aynı sözler
çözülmeyen denklemlerden daha karmaşık
bütün rotası sana içimde ki yolculuğun
var değil,yok değilsin
uzak değil , yakın değilsin
bu akşam…
gönül zarıma sen düştün
yine...
redfer