1
Meali kundaklanmış aşkın ve sırra
kadem b/asmış aşk.
Gergin bir ipte kayan hüzün ve
muadili
Köpüren denizin afrası tafrası
Sobelendiğim hazan bahçesi
Kuytularda unutulmuş aşk
Şadırvanı yüreğin ve mevsim geçişleri
Ah, bayım, siz değil miydiniz komplimanlar
yağdıran?
Ne binlerce yeis idi gördüğüm ne de
feleğin çemberinden
Geçmişliğim.
Kodamandı yüreğim
Kolluk kuvveti idim ben âşık şehrin
Hülyalı gözlerim ne ki?
Endamlı bir hüzünde kaykıldığım
Kanamalı imleri ne ki?
Aşkın hatırına kundaklandığım.
Ne bir heves ne de tek nefeste saklı
aşk
Şiarı ömrün serili dünüm ve şafak
saydığım
Gerisin geri kaçtığım şehrin minyatür
resmi
Şakıyan sözcükler
Semazen etekleri yalnızlığın
Depreşen hüzün ve müdavimi
Evet, bendim gece bekçisi aşkın
Günde kaybolan zimmetli bir eşya gibi
Ümmeti olmalıydı güzellikler aşkın
Hırpani gülüşler soldu solmasına
Solumdan sağıma aktardığım gamlı
notalar
Solumsa saklı sol anahtarı
Elbet açacaktı aşkın kilitli
kapısını.
Ve gam yüklendi yürek
Bir amblem değildi omzuma konan
Hiç görmediğim kadar ömrümde
kanatlarında aşk yazan
Kelebek.
Kelebek ömürlü bildiniz siz bu
sevdayı
Ve nice şiir gizem dolu
Evhamlıydı bakışlarınız
Solan gamzelerime konan bulut gibi
Soluktu benziniz
Tüten dumanı çayın
Soğumuştu da siz içene değin
Buz kütlesiydi yüreğiniz
Soğutan bu aşkı solduran bu şehri
Bir kodese tıkılı sözcükler
Şadırvanı yüreğin beis yüklü
çekinceler
Hazan ve de rüzgâr
Hüzün aralıksız peşime takılan
Manen aldığım darbe
Delikti ceplerim firar eden binlerce
bilye
Tıpkı çocukluğumda olduğu gibi
sobelendiğim
Oysaki ben saklanmayı iyi becermiştim
Sindiniz.
Sirenler de sustu.
Sinmede saklı bir yıldız nasıl ki
pervasız
Simamda yorgun gülüşler çekince yüklü
Yüküm ağırdı bayım bayağı ağır
Yükümlülük bilmediğim ne ise
İfa ettiğim sevgiyle
Ve ifşa ettiniz edeli kayıp aşkı
Mısraların dizginlerine kondu
bakışlarınız
Boş ve de hoş
Kalibresi suskun bir minvalde geciken
bir tren gibi
Ne de olsa siz:
Lokomotifiydiniz bu aşkın
Rüzgârın da garında saklı bir yolcu
gibi
Gidip geldiğim bir ileri iki geri
Şahlanan ruhumdan arda kalansa
binlerce kelime
Hayta bir rüzgârın beni sürüklediği
kabrime
Ve işte siz sırra kadem bastınız
Yorgun ruhunuz
Çalıntı gülüşleriniz
Efkârın tozuna bulaşmış elleriniz
Elbet benim alnım açıktı
Açamadığım kadar içimi
Aşikar kayıp yolcusuydunuz bu
hikayenin…