Kamu zenginliğini dağıtacak olan köleci düşünsel, eylemsel olgular; zaten adım adım geliştirilen süreç içinde kolektif kapasiteye sahip çıkmak isteyen kişi ya da kişilerin, kurguladıklarıydı.

Köleci yapı içinde ana babanın kendi çocuğunu bilme ve kendi çocuğuna miras aktarma mecburiyeti vardı. Çocuğa miras bırakıp bırakamama hususu kişilerin başlı başına bir kolektif vicdan meselesiydi.

Ana baba mirası, kolektif yapılar gibi çocuğa iyi bir yarın bırakmanın düşüncesiydi. Bu tutum kolektif yapıların zorunluluk ilkesiydi. Yarın güvencesini ana babalar ya da köleci sistemler bulmamıştı.

Lakin köleci ilişkiler içinde kolektif alana ait bu yükümlülüğü köleci sistem ana babalara yükledi. Bu yük yoksul kesim ana babalarına ağır geliyordu. Bu ağırlık ana babalarda tedirgin edici bir stres bozukluğunu oluşturmasıyla bu ruhsal bozulma ankesiyetenin ana kaynağından birisiydi.

Köleci sistem kendi içinde "ana baba mirasını kutsayan, yeni bir eylem alanı“ açmıştı. Böylece “ana baba mirası" denen yeni süreci başlatmıştı. Vicdan ve eylemler bu açılan yol içinde taammüden ana baba miraslı; bu ana, baba, kardeş ve akraba cinayetlerinin de yolunu açacaktı. "Miras cinayetleri” bu yolda yürümenin bedeliydi.

Kolektif sistemlerde miras kişisel yarara göre değil, kolektif yarara göre olan bir sistem çevrimiydi. Miras ta, kişilerin değil sistemin selametiydi. Kişilerin değil türün selametiydi. “Köleci sistemde miras” daha çok seçilmiş kişi ile kimi kişilerin yararına olan bir çevrimdi. Köleler de zaten efendilere mirastı.

Köleci sistem içinde köleci sistemin ön gördüğü biçimde yeni bir eylem ve söylem alanları açılmıştı. Ön görülen yeni eylem ve söylemin hareket alanı da kimi kişilerin mülk sahipliğiydi. Kimi kişilerin de mülkten yoksunluğuydu. Köleci alan miras bırakanlara mirasçısı olmanın yeni eylem ve söylemleriydi!

Köleci sistemin "mirası olma ve mirasçısı olma" eylemli söylemleri içinde, babalar kendinin olmayan çocuğu da kendi çocuğu olarak bilir olmanın, yanıltılması içinde olacaklardı.

Kendisi hileci olan köleci sistem, kendisine açılan bu hileci tutuma karşı kendisinden olmayan çocuğa “zina çocuğu" diyecekti. Yani avamı deyişle köleci sistem içinde; "kişiler boynuz takınıp, boynuzu taktıracaklardı". Kader işte!

Ana baba mirasçısı olmak üzere doğacak bir çocuğun kendisinden olmasını garanti etmek isteyen babalar; aldatmalara karşı önlem olsun diye yeni açılan ortam içine "zina ve veledi zina" suçunu ifade eden fiili eylem ve söylemleri de iyice belirteceklerdi.


( İttifaklar Birer Referans Noktasıydılar 63 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 14.10.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu