Endamlı mısralar dikiyorum sancılı
varlığın sanrılarına eşlik eden.
Huzuruna çıkmaksa ölümün asla da
keyfe keder değilmiş mistik gölgeler.
Biliyorum, biliyorum işte: gölgeme
savurduğum dalgalar değil yüzdüğüm okyanusta saklı bilinmeze kefilim. Bilindik olandan
kopuk bilmediklerime de volta attırdığım o uzun dar koridorlar.
Anlatmaksa derdim.
Anlaşılmaksa ne haddime?
Zikri de fikri de bir olsa dervişin
illa ki nifak sokuyorlar hayatla arama.
Kim olduğum önemsiz ve kindar
gölgelerden bağımsız yaşamak adına verdiğim çabanın tükendiği tek gerçek.
Ne rengim var ne bir rakımım belki de
bir rakam olduğumu düşündüğüm zamanlara çok yakınım.
Sıfırım.
Sıfırdan da öte.
Siması tanıdık acıların nesli
tükenmek bilmedi.
Eksi hanemden taşan muhalif rakamlar
ve artısı ömrün elem yüklü bir kelam kadar özürlüyüm mutluluk adına.
Ne bağnaz.
Ne bağımsız.
Ne de b/ağrı yanık hatıralar.
Düne öykünsem de bitti öyküm işte.
Günde savrulsam da savunmam saklı
Allah katında.
Ne iman gücüm ne de ifa ettiklerim…
Ah, sözcükler yetmez asla anlatmaya.
Ne iradem ne de üstümdeki baskı ve
işte sırra kadem bastı hayaller…
Muhtırası verildi madem bir kere ya
su alan umut teknem?
Ve işte çaldı çanlar vuruldu kapı ve
tokmağı ölümün bense rest çektim kedere ve kötüye.
Hazanım hazan.
Ne çok insan tanıdım azan.
Hırkam ve hibe ettiğim dünüm.
Ödün vermeden geçmedi mi ömrüm?
Kayda aldığım iç sesim.
Mehter marşı ile uğurladığım
gençliğim.
Hali hazırda hem bin yaşında hem bir
çocuk kimliği ile gergef işlediğim.
Boykot ettiğim yalanlar ve yanlışlar.
Beyan ettiğim doğrular.
Yanlışlar hep mi doğruları götürür?
Oysaki afili bir öğrenci idim.
Şimdime rastık çektiğim dünüme mistik
özlemler yüklediğim ve yarınlarım ve iklim özürlü ikilemlerle sınandığım.
Kaskatı bedenim.
Kardığım kadar kandığım şu yitik
düzenin temeli mademki kaygandı hep mi düşer insan ama kalkmasını da bilir
elbet vakıf olan Rabbim ve kefil olan semazen yüreğim.
Koyu geceye açık bir gözle b/akıyorum
da ve açmadığım kadar yüreğimi açıyorum kalemi elime aldığımda. Hep sevdim ben
insanları hep de sevildiğime emin ve işte katık ettiğim duygulardan kara bir
geceye eşlik eden umudum ve çocuksu sevinçlerim.
Hali hazırda.
Elim her uzandığında umuda.
Hayal bohçamsa hala tıkış tıkış.
Ve işte aldım da boyumun ölçüsünü
ihtimaller doğrultusunda.
Ne asiyim.
Ne asası sevginin kayıp.
Asil yüreğimle tutuklu olduğum
duygularım asla da olamaz ayıp.
Hazan bütçem açık verdi ve hüzün
yüklü güncem halen yitirmedi hükmünü.
Yataklık eden hangi duyguysa ve
başımı yasladığım vicdan ve iman gücüm elbet son söz söylenmeden asla da berat
edemem ne de olsa ne de olsa…
Allah var gam yok madem.
Matemini dahi sevebilirken insan
şükürler olsun günüme her şeye rağmen.