Şahsına münhasırdın ve şehla
gözlerinde yanılgının yanıp sönen bir yıldız gibi.
Gözünün ferinde saklanmıştım bir ömür
Gaipten gelen hüzün teknem ne ki
Sensizliğin gizinde saklı sevdalı bir
nehir gibi
Baka kaldığım
Her aktığımda gözlerine
Delişmen fıtratımın da kırık sayacına
denk düşen
Bir sayı gibi
Bellediğimdin emsalsiz hüznüme sahip
çıkan
Yerin göğün kırık tekeri
Bir düş yangınıydın
Bir de düştüğüm aşka
Düşe kalka büyümediğim kadar
Büyüttüğümdün gözlerimde
Özlemin neferi bir fani
Faninin haiz olduğu o meçhul sonu
Mademki saklı tutuyor kader
bilinmezin nezdinde
Şakıyan ruhum mu?
Şen sesim mi dünde kalan?
Sevecen iklim mi yoksa boca ettiğim
Yüreğin her izi her sesi kayıtlı
Ses etmeden yaşamanın da meali
Varsa yoksa en sevdiğim kuşluk vakti
Konan bir kuş yüreğimin tepesine
Günsüz mü ömür yoksa gecede mi saklı
nemi?
Gecesiz geçen bir zaman aşkla yeşeren
yüreğin demi
Malen bitik mi?
Manen zengin
Alacalı bulacalı bir zihniyette ötesi
Duru varlığımın tesellisi
Öykündüğüm ne varsa
Öldürdüğüm dünümü
Yüreğe fesat sokan kimse almışken
önünü
Hatmettiğim nice dua
Tekeri kırık dünyanın yalan yüzü
Elbet akışkan bir hüzün
Meylettiğim günün
Delişmen özlemi
Haykırmak değil asla
Haydan gelen nasıl ki gidiyordu huya
Huyumdan ziyade nakşeden zemheride
saklı bir rüya
Aşka biat eşleştiğim kadar
yalnızlıkla
Palas pandıras terk ettiğim cihan
Tarafınca terk edildiğim kimse
uzağında kaldığım
Bir tuzaksa bu aşk şiarım nasıl ki
Endamlı bir hayale yelken açtım madem
Amblemi bir gülümseme
Miski amber kokan cennetin çağrısı
Depara kalkan bir hayalden de öte
Yalnızlığın bel ağrısı
Nasıl ki başım dik günden güne
Öğütüldüğüm kadar övündüğüm sadece
Hakkın çağrısı