Aşkın uleması gecenin söküklerinde
saklı yaşı yası dindirmek adına…
Muteber bir kelam ararken istifli
acıların bakir kıyılarında…
Sırıtan sırtlan
Sözcükler cephesinde değişen bir şey
de yok hem
Hain bir girdap
Hin yürekler
Cin çarpmışa dönmüş boş bakışlar.
Kürediğim
Kardığım
Kandığım…
Yalnızlığın en üst mertebesine
ulaştığım
Hüküm giydi ruhum
Düşkünlüğümse sevgiye
Kaç beden büyük geldi sevdiklerime
Meddücezri itirafların
Salık verdim yüreğime
Martaval okuyan martı çığlıkları
Bir adım önde ya da arkada
Engeller üst üste yığılı
Manidar gülüşler çınlatıyor
kulaklarımı
Çığırtkan şarkıcı esefle d/okunuyor
Ömrün güftesine layık ve sadık bir
Tanrı peşinde insanlık
Bahşedilene kayıtsız nice münafık.
Kanamalı bir satırın gardiyanı kalem
Ucundan akan hüzün ve özlem
Ucu bucağı belirsiz coğrafyaların
Sakladığı kadar bağrımı
Ağrıma gidiyor artık çok sevmek
Tanrısal bir coşku ile kucaklarken
ayı yıldızı
Güneşin peşini topluyorum
Gün ışığı ve aydınlıkta görülen sızı
İnleyen göğün retinasıyım
Şeşi beş gördüğüm kadar şaşı mizacım
İkiletmeden sevdiğim kimse firarda
Bense azat edemedim gitti bedenimi
Ruhumla iştigal gün ve gece
Senden ırak bir gün daha
Sensizliğin tuzak olduğunu düşünsem
de
Senmişsin aslında yüreğimin düştüğü
tuzağa
Mesafem de git gide artmakta
İzninle çekiliyorum sahneden
Seni ve limitli seyircini baş başa
bırakıp
Baş göz etmişken devasa acılarımı
Issızlığımla tek sığındığım sadece
Tanrı
Beni benden iyi bilen yegâne varlık
Rabbi âlemin gönülsüz yaşadığımın tek
kanıtı iken
Haiz olduğumdan fazlası yük omzuma
Taşımazken kendimi
Taşınmaz varlıkların her biri
Adeta sensizlik bir pandemi
Ölümü dilerken kâinattan ilk ve son
kere
Peşine düşülesi huzura kenetlenmiş
aciz varlığımı
Sunarken diğer âleme…