Yine Demlenmiştim Yalnızlığımla
Yine demlenmiştim yalnızlığımla tek başına otururken her
zamanki kır kahvesinde, yudum yudum içerken yalnızlığımı, paylaşanım olsun
gözlerine bakınca kaybolacağım aşkla içinde gezinirken mutluluklar içinde
olacağım bir yâri diledim yüce Mevla’dan gönlümde. Sanki bir anda (biliyorum
dualara Rabbimin icabet ettiğini) duam kabul oldu, yanıma yirmi, altı yaşında
güzeller güzeli bir genç kız yaklaşarak.
-Oturabilir miyim?
Dedi.
Bir anda şaşkınlık ve sevinç içinde içimde “Allah” dedim. Az
kekeleyerek.
-Buy, buyurun! O ne demek? Her zaman oturabilirsiniz, zaten
benimde buna ihtiyacım vardı.
Melekler etrafımda dolanıyor uçuyor gönlümü okşuyor.
-İşte duan kabul oldu, gerisi sende haydi durma.
Diyerek etrafımda uçmaya başlıyorlardı. Hani bir söz vardır
kör ister bir göz yüce Rabbim verir iki göz. İşte bu sevinç içindeyim. Çay
söyledim beraber içmeye başladık, bambaşka bir dünyadayım ve başım dönüyordu. Böyle
bir an için içimde Rabbime binlerce kez şükürler ettim. Genç kız bana.
-Sizi yarım saattir gözlüyorum, sizde benim gibi
yalnızlığınızı çayınızla yudumlarken bende sizin gibi iken bu ikimizin
yalnızlığına son vermek için geldim, adım Rüya.
İsmi de rüya kadar güzeldi. Ben.
-Anlayışınız ferasetiniz için teşekkürler ederim, beni
ziyadesiyle memnun ettiniz. Şaşkınlığımı mahzur görün ilk defa sizin gibi güzel
bir genç kız tarafından değer verilerek beni onurlandırmanızın şaşkınlığı ve
sevinci ile baş başayım.
-Neden?
-Neden olur mu? Paylaşmak kadar güzel olanı yapmak için bana
yaklaşmanız bu dünyadaki tüm maddiyattan daha değerlidir ondan olsa gerek.
-Bu kadar büyütmeyin, sonrasında hayal kırıklığına uğrarsın.
-Bu anı yaşadıktan sonra hayal kırıklığını yaşasam ne olacak
bu an bana zaten yeter. Sizi yalnızlığa iten nedir ki bu güzelliğinize rağmen?
Derinden bir ah çekerek konuşmaya başladı.
-Ah gözü kör olsun güzelliğin/güzelliğimin herkes kendi
gönlünü mutlu etmek için seviyor benim ne istediğimi sormadan sadece kendilerine
hizmet edeni bulmak için seviyorlar. Seviyorum seni diyen biriyle evlendim, bana
gün yüzü göstermedi, dışarıya çıkamazsın, kimseye bakamazsın diyerek beni bir
odaya kilitleyerek benim onurumu hayatımı hiçe sayarak beni derin üzüntülerin
pişmanlıkların içine soktu. Ne yapmam gerektiğini düşündüm bulamadım. Sonunda
çayına birkaç ot katarak bitkisel çay diye verdim, sonunda kafayı üşüttü akıl
hasta hanesine yatırarak ondan kurtuldum. Boşanmaya kalsam hayır diyecek ya da
beni öldürecekti başka çarem kalmadı.
Şaşkındım ne söyleyebilirdim ki?
-Sizi anlıyorum sonuç itibarıyla en güzelini yapmışsınız.
-Gerçekten mi?
-Başka yapılacak olanlar sizi hapise atacak iken şimdi ayrı
ayrı yerlerde o sizi hatırlamadan rahatsız etmeden yaşıyorsunuz, en güzeli de
bu, hak edenin hakkını vereceksin ki haddini bilsin.
-Sizi yalnızlığa iten nedir?
Haydi, buyurun cenaze namazına. Erirken karşısında bir mum
gibi şimdi neyi hangisini anlatayım onun canını sıkayım ki? Çarpılmışım
güzelliğine nasıl üzeyim? Göğsümde uçan kuşların kanat çırpınışını duyduğundan
eminim galiba!Sanki yanımda Can Yücel fısıldıyordu şiirini kulaklarımıza.
“Bir masada karşı karşıya
Seyrederken dudaklarını senin
Dile gelmiş ilk Türkçeydik
Henüz başlamış kül rengi bahar”
-Şiiri sever misiniz dedim konuyu değiştirmek için, az önce
Can Yücel kulağımıza fısıldadığı gibi gönlümüzü okşayan şiirleri.
-Bakan gözler şiir gibi bakarsa, gönlü şiir gibi duygusal
kıymet veren ise şiiri de şairi de severim. Tabi denk gelirse nerede o şans
bende!
O an yalnızlığını şiirle gideren bir şair var işte karşında
duruyor, dememek için kendimi zor tutuyordum. Ona
Öyle bakma bana aşkla manaların
en güzeliyle
Gözlerin böyle baktığında aklım başımdan gidiyor
Aşkın en güzeli aşkla bakan o gözlerin inan buna
Gözlerin aşkla beni yaktığında aklım başımdan gidiyor
Bu dünyam gidiyor aşkla
seven senin dünyan geliyor
Bir anda diyemezdim. Zamana
bırakmalıydım. Gerçi daha öncesinde zamana bırakmıştım zaman bana geri
getirmemişti, bunu zamana bırakmalıydım. Ona.
-Gözlerinize bakarak aşkın
sahilinde beraber gezmeye izin verir misiniz?
Bir anda şok olmuştu
adeta. Başını öne eğdi.
-Öyle bir yer varsa neden
olmasın.
Siz bendeki sevinci
neşeyi hiç sormayın anlatamam, gerisini de yaşıyorum düşlerimde şimdilik
kalkamam/uyanamam.
Mehmet Aluç