Yanık tenli bir ilahtı aşk bir o
kadar derbeder külünde saklı inhisarı sözcükleri olmadı asla keyfe keder.
Müptelası olduğu hüznün sarmalında
saklı duaları ve içinde yeşeren bir vadi: çatık kaşlı özlemin girdabında
yaşamakla eş değerdi sevmemek.
Sözcükler namlunun ucunda şairinse
eli tetikte asılı kaldı ve kalemin ucundan dökülenler payidar kılan umudu tıpkı
bakaya kalan günü tırmalarken ruhu.
Frapandı aşk.
Firar edendi yürek.
Fidan misali öznesi şairin.
Derdest olduğu kadar debdebeli idi
sevginin hacmi.
Gün epridi.
Aşkın dokusu inceldi.
Dokunduğu kadar ah işitti nicesi ve
şairdi aşka müptela ve şairdi şehrin ruh ikizi…
Göçebe duygular sökün etti ansızın ve
sökükleri büyüdü dertli mevsimin ve işte olan olmuştu kıştı mademki günün
güftesi şiar edindiği kadar güneşi şair hala mı ısınmamıştı yüreği Ocak
güneşinde yoksa ocak başında demlendiği miydi yüreğin hayali ne de olsa ihlal
edilmişti gün ve gece ve zaman ve şair.
Ne çok yeis belki de beis.
Ne çok beyit oysaki tek heceden
ibaretti şair.
Bazen aşk iken denklemin bir yanı.
Nicedir gam iken şairin tozlu yolları
adımladığı kadar isyanına ses çıkarmayandı yine kalemi ve itibar ettiği kadar
insanlara şair ihtiva ettiği onca özelliği tek karede sildi.
Gizinde solan gün.
İzinde kayıp bir mısra adeta dün.
Ömrün yongası yetim bir dize.
Yalnızlığın rotası ahkâm kesen bazı
bazı.
Hızını alamadı şair ve coştu.
Nüktelerdi kök söktüren ve içinde
kalan nice ukde ve şair sadece meyletti mutlu huzurlu yarınlara.
Debdebeli bir isyandı sonlanan çünkü
yaza yaza hızını almıştı kalem.
Dertlendiği ne varsa…
Derdest olmuşsa olmuştu hem: kime ne?
İkbali sırdaş bir cümleden geçerken
itiraz dahi etmedi şair mademki nazı niyazı Allah katında kabul görendi ve
kalıbından taştı önce sonra bedeninden sonra şiirlerinden aslında taşkın olandı
ruhu bir o kadar şaşkın ve s/onsuzluğun ç/ağrısına yenik düştü ya da yeniden
düştü yola ve yenilmediği kadar biliyordu da y/anılmadığını en çok da aşka paye
vermişken bir ömür ve sevgiye ne de olsa rica üstüne sevip yazmıyordu bilakis
gaipten gelen bir coşkuydu damarında akan sözcüklerden de kendine bir cennet
inşa ettiği.
Hazzın haiz olduğu huzur.
Huzura delalet nice ezan vakti.
Aşkın asası saklı derinde ve şair hem
yazan hem yürüyen Allah yolunda.
Bilinmeze rücu etti nice insan.
Şairse Rabbine rükû etti ve
çağrısında duaların çağlar aştı çağladı durdu telaşla ve alnının akıyla
yaşamaya bir kere ant içmişken ar bildiği kadar da doğruyu ve iyiyi meyletti
şair ama sadece kendine çünkü kendinden kendine uzanan bir yolculuktu yaşamak
ve yazmak ve eşleştiği kadar sonsuzlukla iman etti şair aslında çünkü şiirdi
onu Rabbine daha da yakın kılan ne de olsa kılavuzu bülbül idi şairin ve de
şair bir gülden ibaret…