Dişimden tırnağımdan değil bilakis düşümden, hayallerimden arttırdığım bir sevgisin sen, sevilmeyi es geçtiğim sevgi ise teğetim ve teyit ettiğim.

Hırpani bir yokuştur tırmandığım ve dik başlı mizacı yokuşların bazen kör noktası yolun bazen tozu dumana kattığım kadar yorulduğum.

Sevgiyi çeyrek geçe buyurdum.

Sevgi buçuğunda aşkın, yalnızlığımı haykırdım.

Tam da sevgi iken merkezim ve işte kendimi sevmeyi başardım.

Havsalamdan taşan duygular var ve düşünceler bazen ikilettiğim bazen teklediğim.

Rabıtası aşk olan hisler bazen duvara tosladığım ve duvarın başını yardığım…

Yağdığımsın belki de.

Yaftaları yok saydığımsın.

Noksan varlığım ve edası hiçliğin: hafif meşrep değil oysa ki mevsim olsa olsa hafif rüzgarlı içime estiğim.

Naylondan faturalar kestim önceki hayatımda ve düğmelerimi hep ilikledim çünkü saygıydı hürmet ettiğim ve sevecen mizacım aşkı hamt ettiğim nasiplendiğim.

Aşikâr aşkım ben.

Aşka aşina bir zümre saklı içimde.

Dipsiz bir kuyu bazen suyu çekilmiş.

Ya da şadırvanı göğün tembihlenmiş.

Tensiye ettiğim düşlerim var her biri şahsına münhasır ve uyuttuğum kaygılarım var yalnızlıkla ilintili aslında ölüme öykündüğüm aslında ölümsüzlüğü arzuladığım aslında…

Kapalı bir kutuyum ben içten kilitli ve harika hediye ambalajımda saklı içimin derinlikleri…

Kurusıkı tabancalar ve tehditler.

Teyit ettiğim bir yenilgi bazen yanılgı dolu hayatımda neyi işaretledimse geri tepen ve işte namlunun ağzındayım aslında sarmalında yokluğun hicabındayım mevsimin.

Düşler küredim bir ömür ve tünedim.

Hayaller kurdum ve her birini gerçek kıldım.

Gel gör ki arkası gelmedi hiç birinin ve ben sadece sıfatlar ekledim ismimin başına.

Yorgun bir rüzgârım.

Edilgen mahiyette etken kılındığım hayal dünyam ve çaputlar bağladığım ruhumun duvağı ve gökte saklı bir yıldızın kuyruğuna tutunduğum…

Elbet kendime tutunmakla ilintili her biri ve tutanaklara geçirdiğim yüreğim zimmetli.

Kimisi yürek yemiş ki umurumda değil.

Bense yürekten sevdim ve yazdım kendimi bildim bileli.

Diskalifiye edilmişse hayatım şimdilerde uzatmaları oynuyor hayal dünyam ve yeniden hayal kurmanın verdiği heyecan ve coşkuyla koşuyorum kırlarda annemin eli elimde.

Elden gelen ne ise ele de muhtaç etmesin Rabbim.

Evrende saklı sırlar ve işte kat ettiğim yolda bazen yarıda kaldığım kadar başa dönüyorum gün bitiminde.

Tasfiye ettim sahip olduğum sıfatları ve adıma eklediler kirli nidalarını oysaki ben sadece bir beşerdim başaklar kadar dolgun ve mütevazı ve ömrün külfetini yüklenip öykündüğüm mezar taşıma yazıma yazmam gerekenler…

Lakin öncesinde yapmam gerekenler var ve kendime ulaştırmam gereken mektuplar ve şiirler ve hikâyeler.

Birkaç da roman belki yazıp iç dünyamı altın tepsiyle evrene emanet ettiğim.

Nazarında iklimlerin sadece dalından kopuk bir yaprağım.

Nazımın geçtiği sevdiklerim ve dur durak bilmeden yâd edip dünümü elbet yarınlarda ve niyazlarımda saklıyım.

İhbar etmekse içimdeki yetimi ve yetemediğim duygu ve dünyalarında insanların asla erişemedikleri bir yalnızlıkla ve hayal gücü ile muhatabım.

Yandığım ne ki yaktıklarımın yanında?

Yar bildiğimse çoktan gitti kendi yoluna.

Yarenim kalemim ve sağdıcım ve nüktem ve gamlı notalarım ve hazinem ve servetim elbet eksik etmediğim nazım niyazlarım Hakkın yolunda Hakkın kapısına iken yürüdüğüm istikametin bazense kendimden firardayım.

Bir hayalim vardı ve o da oldu:

Oturduğum rahat koltuk battı bana hatta nicesi.

Şimdilerde bir CEO ya da profesör olma ihtimalimi yadsıyıp ve de öğretmen unvanımı derine kazıyıp hayatıma bir öğrenci ve hayırlı bir evlat olmak adına devam ettiğim ve işte sonunda anneme verdiğim sözü tuttum, sevgili dostlarım.

Bir rüya iken dünüm.

Gafil avlandığım ömrün ukdesi.

Sair duygu ve hayal yetebildiğimden de ötesi.

Dedim ya:

Oturduğum koltuk battı bana.

Ve bir hayalimdi ki koltuğun bir tarafında oturup da psikanaliz yapmak adına baş koymuşken psikolojiye ve iklimlerden iklim beğenmedim ve noktayı koyduğum kadar akademik kariyerime gönül vermişken öfkemle kalkıp zararla oturduğum nihayetinde evdeki koltuğuma kurulduğum.

Bir o kadar kuş bakışı seyrettiğim alametifarikası iken hayatın artık kaç cephede savaş veriyorsam sevgim ve sözcüklerim benim tek hazinem ve tek cephanem.

Bir ot bile olabilirmiş hani insan.

Bense gül, olarak geldim dünyaya ve yüzünü güldürdüm babamın ve işte o da fısıldadı kulağıma adımı.

Seyrüseferinde ömrün…

Dalya dediğim.

Dalyanın dalyası dediğim yazılarım ve cümlelerim.

Yetemediğim kendime.

Yetinmeyi bildiğim kadar sevmeye ve yazmaya doyamadığım.

Anneme bundan tam on sene evvel verdiğim sözü de tuttum işte ve ilk okuyucum ilk destekleyicim iken annem nasıl da diledim Rabbimden ve o, hayatta iken dünya gözüyle bir kitabımın basıldığına şahit olması idi evrenden tek isteğim elbet öncesinde annemin sağlığı ve yazdıklarımın bir noktaya temas etmesi.

Bağdaş kurduğum hayat.

Bakaya kalmaksa biteviye.

Bekası ömrün ve sözcüklerin kalibresi.

Üstüme yağan kar ve yüzümde açan güller.

Bazen yüzümden düşen bin parça ve aylarca anneme hasret yaşadığım kadar onun evine dönmesi iken ilk duam akabinde bir kitap nasip etti bana yüce Huda.

Bir koltuk deyip geçmeyin.

Ya da sıradan bir insan demenin de ötesinde biliyorum hiçliğimi ve yerleştiğim hiçlik makamında sadece bir iz bırakmak istedim kaydığım minvalde mademki bir Yıldız idim o halde bir de kuyruğum olmalıydı hayallerimin durağında.

Dur durak demeden yazdığım şu son on sene ve kendimi keşfetmenin verdiği mutlulukla sayısız öykü yazsam da ufkumda saklı idi bir ya da birden fazla roman yazmak ve işte sizlere sunumum iken romanım nasıl da şükrediyorum Rabbim bana ve anneme bu romanı nasip etti, diye.

Ufkum pembe.

Günüm bazen siyah.

Gecelerse kör noktası duyguların ve de buluşma noktası.

Rotamsa ilk günden sabit.

Baş koyduğum ne olursa olsun tırnaklarımla kazıdığım.

Dünde kalan iş maceralarım ve hayata bir sıfır yenik başladığım sonrasında çabaladığım kadar da hayattan karşılığını aldığı yetmedi hüsrana bulandığım ve meslek hayatımdaki iniş çıkışlarla bir meslekten fazlasını dileyip birkaç mesleğe sahip iken ansızın her şeye noktayı koyup genç yaşta inzivaya çekildiğim elbet değil bir yalan.

Nüktesi ruhumun.

Noktası virgülü duygularımın.

Hayat boyu nerede ise her şeye nokta koymanın ertesinde yazı ve şiir başlıklarımı dahi üç nokta ile eşleştirdiğim ve işte üç noktalı hayallerimden bir romana olan yolculuğum…

Bu koltuk sizler için, sevgili okurum.

Bu koltuk, herkes için.

Sıradan bir koltuk deyip de geçmeyin hani hele ki sizin için çok şeye mal olmuşken ve uğruna pek çok şeyden vazgeçmişken.

Buyurun, oturun bu koltuğa ve de rahatınıza bakın:

Yanında ne isterdiniz?

Sevgiden bol ne var içimde ve kâinatta saklı ve işte boca ediyorum sözcükleri ve duyguları…

 

 


Kitap linkleri;

https://www.yolakademiyayinevi.com/urun/koltuk/

https://www.kitapyurdu.com/kitap/koltuk/639001.html&publisher_id=10865

 


( Benim De Artık Bir Kitabım Var... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 29.01.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu