Bir düş kapanıdır bu buhran:
yeltendiğim sevdaların ambarında çıkan yangın öncesi bense sözcüklerim gibi
yerle yeksan üstüne üstük tozu dumana kattığım öfkemin amblemi oysaki sakin bir
kuşum ezelden yorgun kanatlarıma da yağar kar inceden ve usulca severim ta
içimden içerlediğim kadar yanar yakarım da lakin tek yakardığımdır yüce
Yaratan.
Yağmalanmış düşlerim uykumu bölen rüzgâr:
Hazanın çatısında seken kuş misali
Uçtuğum kadar uçmayan matemim
Ben bir çukurum içimde boğulduğum
Çukurdur gamzeleri şiirin
Bense kara delikte boğulduğum
Hicretin hicvinde sekerim kör topal
Bodoslama sevdiğim nasıl da aşikâr
Aşina olduğumsa illa ki hazan ve
hüzün
Yağdı yağacak mealim sözcüklerden
Firar eden bir bültenim
Sürmanşettir bitimsiz sevdam.
Gün b/ölündü: kıyıma uğradı yürek.
Kıyam öncesi dövündü felek bense devindiğim kadar eksenimde devrik aşklardan
çıkıp da yola çıktığım tahta oturmadım kimseyi ne de olsa kaderdi bahtıma set çeken
o fevri rüzgâr.
Kiremitler kırıldı ağırlığından bu
sevdanın ve ateşe bir odun daha attım ve çöreklendi imgeler bense çat kapı
şiirlere açtı kapımı ardına kadar ruhumdaki teyakkuz bitmeden başladı arbede.
Hızına yetişemediğim duygularım var
bazen körelen ruhum.
Kap kaça uğrayan yüreğim var bu
aralar nasıl da vurgun yedi.
Ölüme öykündüm mazimde ve asi
yüreğimle çömdüm aşka hazandı peşimden kovalayan azgındı dalgalar…
Bense haizi olduğum o tek zerremle
yeltendim büyümeye lakin içimde çöreklenmiş o ahmak ve de zeki çocuk asla izin
vermedi büyümeme.
Adı aşktı kiminin.
Adı yanılgı ve yenilgi üstüme
örttüğüm örtünün desturu ve mahremimle yaşadım mabedimde matemin el verdiği ve rüzgâra
yenik düştüm bir de kendime itibar ettiğim cihanın sonunda çıkmışken çivisi.
Çivi çiviyi sökendi madem…
Yetmedi yazdığım şiirler.
Çivit mavisi gözlerinde annemin gördüğüm
o bitimsiz efkâr…
Çelimsiz bir ses çıktı böğrümden ve
şakıyandı içimdeki bülbül oysaki ben güldüm gümbür gümbür seven bazen çıtayı
yükselten bazense çapsız duyguları kapı dışarı edip kendime yakışanı ruhuma
giydiğim.
Çal çene kalemim ve ne zamanki elime
esir düştü:
Hem yazdım hem çaldım hem söyledim
misilleme yapan kimse minvalinde gölgelerin ben kanlı canlı bir figandım içime
esen rüzgârı kapı dışarı edip huzurun peşine düştüğüm lakin kaçtığım kadar
kovalandım ve kovanlarında peteklerin bir parmak bal çaldılar ağzıma oysaki ben
ağzımı dahi açmadım ve her açmaza girdiğimde kâh dua ettim kâh yazdım kâh
sevdim…
Kağnı arabası gibi kimi duygu.
Jet hızıyla yazarken tutuldu dilim
bazen.
Nutkum tutulmuşken aşkın evhamla
sildim yüreğimin terini ve kalemin nemini ve topa tutan kimse toptan söktüm her
birini yüreğimden ve kanamalı imgelere aldırış etmeden mimledim de içimdeki
yangını.
Reşit bir acı olsam ne ki…
Açmadığım kadar ardına kadar
kapattığım yürek.
Rasathanede saklı bir teleskop gibi
içimi dikizlediğim ve yeltendim sadece kendim olmaya öykündüm de dünüme ölümcül
bir güdü ise aşk ihbar ettim yüce mahkemeye.
Şahlanandı yer gök.
Şahı düştü kaleden şah-mat imgelerde
tedirginlikle düştü yolum başka iklime bu sefer mars yaptım aşkı ve kolumun
altına soktuğum gibi tavlayı uzak diyarlara yelken açtım.
Evcimen bir kuştum.
Ne evsiz ne mertebesiz değil asla.
Arşı alaya çıkan hüsranın yıldızı
ıssız bir zümre yüreğime bağdaş kuran her iklimde saklı bir kuş gibi kanatları
kırık, yüreği hengâme.
Bir gölgeme kızdım bir de kalemime.
Hızdım şimşekten de üstün çünkü
gücümü verendi Yaratan ve gücüme gitse de insanların duyarsızlığı asla ödün
vermedim kendimden.
Hoyrat fıtratım bazen süt-liman.
Devşirme aşklarsa şaha kalkan.
Meczup sözcüklerden kendime cennet
yarattığım oysaki yaşadığım dünyanın diğer adıydı cehennem.
Adımla yaşadım yetmedi.
İki adım da mimlendi.
Bir adım daha attım ve ulaştığımdı
kendim hem öncem hem sonram ve hiç yeltenmediğim kadar d/okundum hece hece.
Attığım salvolar.
Kapıştığım kadar zalimle.
Hüzne sirayet edense kalem ve
dirayetimin sınandığı…
Ve sınandığım kadar en zor
sınavlardan da çıktım alnımın akıyla ve asla karartmadım yüzümü asla ödün
vermedim ilkelerimden ne de olsa babadan yadigârdı adım ve soyadım bir çiçekten
hallice gökte gezinen yıldıza öykünen ve ölümcül ihtiraslar değil yeniden
doğduğumun müjdecisi idi hem umut hem inancım hem de sevgiye duyduğum büyük
saygı ve kendime d/okunmanın verdiği hazla serpildi sözcüklerim ve kemale erdi
kalemim oysaki ben henüz yolun çok başında ne yazmıştım ki…