Düşlerdir tekbir getiren gecenin
ıslak teninde kayan yıldızlardan medet umduğum ve her parçam ayrı hezeyan:
aşkın tutulan nutkunda can bulduğum…
Asi bir nehirdir içimden taşan coşku
Yaslı ve nemli gözlerinde şehrin
Kulaç attığım her şiir
Ayrı derbeder
Bir elinden tutup diğer elimin öksüz
kaldığı
Yılmazım yılmadığım ve yıkılmadığım
Sevdalı şehrin surlarında nameler
uçuşur
Ses bulur yalnızlığım ve
Bir elimde kalem şahlanan
Diğerinde saklı müzmin rüzgâr
Beyitler aşılası bir iklim
Sırtımda dağların yükü var, azizim
Hatmettim.
Hazmettim
Azmettiren sözcükler değildir titrim
Bilakis yaslı ve yaşlı bir yokuş
Bir hengâme ki canhıraş
Varlığımdan yok işte kurtuluş.
Ne arayışım sonlandı
Ne de saklı tuttum dinginliğimi
B/öldüğüm kadar yıllandım
Bir yılkı atı gibi dertlendim
Asası yüreğin
Asi bir rüzgârım, azizim
Azı karar çoğu zarar
Duygulardan sarılı bir kundak gibi
Bilfiil kundaklandı yüreğim
Bir mil çektiler ki gözlerime
Bir de mimlendiğim biteviye
Mirimdi aşk ve mealim
Mimozalar derlediğim ikbalim
En çok da mutluluğu ertelediğim
Kendime hapis kendime düşman
Adeta kolluk kuvveti şiirlerimi
giyindiğim
Üstü örtülü değil masamın
Üstünkörü sevip de yazdığım
Büyük yalan
Yârimi yâd ettiğim ne ki?
Yas tuttuğum çok mu belli?
Yaslandığım dağlarsa çoktan terk etti
beni
Bir ben kaldım bende saklı
Bir de hayaller yüreğime dikili adeta
Yârin esvabı uçuşan
Gözlerime konan çiy misali
Yeşeren umudun arka bahçesi
Şiirlerdir ve sevgi yüreğin cenneti
Cinnet ehli bazen yalnızlığın dikenli
telleri
Ne sana yar olurum ne cihana
Yâd ettiğim kadar aşkı
Sığdıramadığım yere göğe
Bunca telaşı b/öldüğüm şiirlerde
Kapışandır yürek iklimi
Densiz rüzgârla sevişen bir tay gibi
Batılı ömrün içimde gizli
Bir batında doğdum yine
Bir batmıştım ki öncesinde
Gecenin atan şafağı
Bense saydığım kadar şafakları
Nöbet ehli bir asker gibi
Ve yine asker adımlarında yalnızlığın
Doğumu ölümü ansızın
Ölçtüğüm değildir boyumu
Bilakis boyumu aşan duyguların vebali
Yine boynuma ve yine şiire
Aşka sadık bir meczubun hüzün yüklü
sökükleri
Varsın olsun dikilmesin hiç biri
Varsın olsun dikilsin başıma aşkın
şahı
İmgelerde saklandığım da kucak
açmışken sonsuzluğa
Bir sobelendiğim
Bir taşlandığım
Belki de ladesin tutumunda cihandan
soyutlandığım
Latif bir rüzgârım, ben azizim
Diklendiğim kadar zulme
Dirildiğim ansızın bir şiirin teninde
Kayan yıldızın ta kendisi
Bir o kadar uzaklığım kendime
Uzun uzadıya sevmenin ertesi
Hazzıdır kalemin en hasından sevginin
Yürek burkan özlemine zimmetli
Baş eğdiğim değil baş verdiğim
Ben tek başıma bir ordu gibi
Yâd ellerde çarpıştığım daha dün gibi
Yasımın muadili her şiirde açan bir
çiçek gibi
Ç/ağladığım kadar dünya denen kabirde
Asla da korkum yok
Dünüm yok yarınım yok
Anda saklı bir meal ki
Dikilesi bir taşım yok
Varsın olsun sırlar bu yüreğin
muadili
Tutunacak tek dalım yok
Sen gittiğinden beri…