dünyada belki de en büyük kayıp
yanlış fikirlerinin esiri olmaktır
onları değiştirebilecek bir ferasete sahip olmamaktır
bu öyle bir kayıptır ki
insanı cennet bahçelerine eriştirebilecekken
içinde bulunduğu tenhalığı
hatta karanlığı sevdirir
bazen insan yanlışlarına öyle bir bağlanır ki
doğruya çevirebilecek her karşı veriyi çöpe atar
bu geliştirilmemiş bir düşünce sığlığıdır
öğrenmeden yönlendirilmiş bütün düşünceler sığdır
sığlıktan kurtarabilecek şey okumaktır
öğrenmektir
öncelikleri
sonra her şeyi
bilenle bilmeyen arasındaki sıra dağlar mevcut
mesela hep derler ki
oku, öğren
bu çok sonraki aşamadır oysa
çünkü insan ne okursa okusun
çok daha başka kazanımlara kavuşur
ilk yanlışları kamufle etmek için
gözden kaçan doğrulara dikkat çekmeli
doğruların üzerindeki tozu almalı
halbuki her görüş doğruyu da
yanlışı da barındırır
ne kadar doğru görünürse görünsün
eksik ve kusurludur
insan kusurları keşfedebilmek için
düşünmeli
yanlış düşündüğünün doğrusunu
yada doğru olanın zıt kutbunu keşfetmeli
yoksa bir gün
bir kümeye dahil olduğunda
her söyleneni kabul etmek
ya da tümüyle reddetmek gibi
içgüdüsel bir eğilime sahip olur
seni sen kurtaracaksın
nefes alıp-verişin bile değişmeli
tekamül için
çile ya da halvet dediğimiz
bir eğitim sürecinden geçmelisin
endi yalnızlığını yaşayamayanlar
kalabalıklar içerisinde kaybolurlar
onca acıya rağmen
hala elini ateşe uzatıp duruyorsun
öğrenilmeyen her bir düşünce yetim sayılır
yanlışa düştüğünde
korkuya kapıldığında
sorularla kuşatıldığında
yollar ,tepeler aştıracak
şöyle bir göz atmalısın hayatın her sayfasına
günlük koşuşturmalar
yoğun işler
çözülmesi gereken sorunlar
cevap verilmesi gereken sorular
yazılması gereken raporlar
bizi mihverimizden uzaklaştırıyor
öğrenmeye vakit ayıramıyoruz
kendisini soyutlaması
bir kenara çekilip uzlet hayatı yaşatması
günün beş ayrı vaktinde
meşru bir mazeret olmaksızın
hassasiyet gösterilmiş mahiyet arz eden
dünyevi ve uhrevi
kazanımlarımız olmalı
çünkü dünya çok hızlı dönüyor
yangın bitiyor hastalık ve salgın başlıyor
salgın bitmeden haydi savaşa
bu gezegen, lanetlenmiş gibi
çünkü bu gezegende insanlar yaşıyor
İnsan ektiğini biçiyor
doğru ,yanlış
en çok da bu ellerle
tırnakları arasında bir mezar karası
günah tortusu
ellerini yıkanmalı insan
sağ
sol
el sırt
avuç içi
sonlu her şey
sonsuz bir dokunuş tohumunu barındırır içinde
bir bakış hasadı saklar göz bebeğinde
eylem insanın elinden, dilinden değil
içinin de içinden
kalbinden, vicdanından başlar
kendini alemde nereye koyduğunla ilişkilidir
kimselerin bilmediği yerde
kimselerin duymadığı
görmediği yerde
tanımlamaya zorlamalıyız
kendimizi
bilgi sözkonusu olduğunda
birilerinin içine dalıyoruz birden
vicdanına temas ediyoruz
kalbine iniyoruz
ağzından içeriye
bakmak zorunda kalıyoruz
aynada kendi gözlerinin içine bakar gibi
kendini kendinle baş başa bırakıp.
kendinle baş başa kaldığın yerde
her şeyi bilen
her şeyi işiten
her şeyi gören Rabbinle yüzleşmeli
insan
Rabbinle yüzleştiğin yerde imanın sınanır
O'nun gördüğüne
O'nun bildiğine
O'nun hesap soracağına
ne kadar canlı
ne kadar da ciddi inancınla
sınanırsın
iyilerden yana yazdıralım kendimizi büyük listeye
dosdoğru öğrenelim
ama önce içimizdeki batıl görüntüleri yıkayalım
duru antlarla
putlarımızı kıralım gönül mabetlerimizde
ve bir ışık yayılsın bizden çevremize
bilginin ışığı
yaratılış gayesine muvafık bir tarzda
aklın bir gereği olarak
zihin dünyasında yankılanan
ve cevap arayan
kadim sorulara
doğru bir şekilde yanıt bulabilmek
kolay değil
sağlam bir zeminde
bizatihi akıl ile baş başa kalıp
idrak edebilmek
akıl yürütmek
kolay değil
iyiden yana taraf değilsek
neyi miras bırakacağız gelecek nesillerimize
marifetullaha yol arayan yolcu
şuur sahibi konuşan canlı
şerefli ve mükerrem kılınmış
eşref-i mahlukat
ey insan
redfer