Zıvanadan çıkmış duygular değil ki
yüreğimizde taşıdığımız ki “sersefil etsin diye hayatımızı taşıyoruz”? Devasa
bir umman iken bu yürek denilen derya, Rabbim mekânı iken nasıl içini çerçöp
ile doldurabiliriz ki? Hele ki karanlığa nasıl hapis ederek, fikirsiz
fikirlerin peşinde koşmasına izin vererek, cehennemin kapısından içeriye
girmemiz için izin verebiliriz ki? Oysa renk, tek bir siyahtan ibaret değil ki,
onlarca renk ve renklerin arasında onlarca renk varken, nasıl renk sadece siyah
diyebiliriz ki? Anlamak gerçekten çok zor ve zor ötesi!
Bir günün anlattığı sadece hüzün,
zulüm, kan ve gözyaşı değil ki!
Güya güç bende diyen sersefil
olmuşlar için, sabır etmek, yürümek varken üstüne tahammül etmekte ne demek?
Onca feryat kan ve gözyaşına rağmen,
protesto etmek nedir yürüyerek dünyasını darmadağınık etmek varken? Rabbim
imanla güç vermiş, bir ömür vermiş bu ömür o yolda bitecekse kim engel olabilir
ki? Kim tüm duygu ve hislerimize çamaşır suyu dökerek yaktı ki? Neyi neden ne
için bekleriz ki? Dün Yunanistan yüzlerce sığınmacıyı denizde bırakarak terk
ederek yüzlerce çocuğun ölmesine izin vermişken, nasıl sessiz kalına bilinir
ki? Sessiz kalmak ne demek? Yürümek varken dünyasını başına yıkmak varken protesto
çekmek, nota vermek nedir ki? Sanatçı mı ki eseri için nota veriyoruz?
Hırçın rüzgâr, hep masumdan yöne esmez
ki, her yöne rüzgâr eser, onlar Kalelere saklanırken masumlar hep açıkta mı
kalacak? Bunun hesabını, Rabbimize nasıl verebiliriz ki? Hani kalpteki duygu ve
hisler? Hani insan denilen merhameti yüreğinde taşıyanların seli? Nerede nereye
akmaktadır ki? Hepimiz dokunulmaz bir bey miyiz? Yüreğimizi, doğarken kim eliyle
sökerek KİM aldı ve yerine nefretin dikenlerini ekti ki, hep diken yetişerek
önüne geleni ve kendimizi parçalamasına izin veriyoruz? Ya Rabbim şimdi okunan
ikindi vakti ezanı hürmetine, bu acılara sancılara, yıkan pahalılığa aşırı
yüksek öldüren ev daire kiralarına, sen son verebilirsin, çünkü mutlak güç
kudret sahibi sensin koruyan ve gözeten sensin Rabbim.
Bir şeylerse olan, ters giden,
yönünü doğru yöne yöneltecek Rabbim sen varsın, sen Nusret’inle bize yardım et…
Sonlandırılmaya çalışılan nefessiz bırakılan hayatımızı, ancak sen
sonlandırırsın oyun kuranların oyunlarını bozan sensin Rabbim.
Acaba neye denk düştük ve neye buna
izin verdik, onca gözyaşı döken varken neden koşarak gözyaşını silmeden, ona “sen
az daha ağla biz yola çıkacağız lakin zamanı değil” diyebilirken, ne zaman
nasıl yola çıkacağız iman yıkılmaz kale iken yüreğimizde?
Bakıyorum ben neredeyim
Bilmediğim bir yerde kiminleyim
Burada olmamam gerekirken
Neden terk etmemekteyim
beklemekteyim?
Uzun yolu yürüyoruz bir gönlü
okşayacak bir “hoşgörü “ sözünü duymak hissetmek istiyoruz, lakin duymak
nedense pek mümkün olmuyor.
Cevabını arayarak bulamadığım,
bulduğumda neden cevabını verirken, kifayetsiz kaldığımı da anlamıyorum. Ben
beni anlamaz isem, insanı nasıl anlayabilirim ki? Vesselam.
Mehmet Aluç