Yalanlarla süslü tozpembe duygularla heyecanın doruğunu yaşamak varken gerçekler bıçak kadar keskin geliyor insana.
Kabullenmemenin sebebi aptal yerine konmanın verdiği acıdan mıdır ya da körü körüne bir sevginin ihtişamından mıdır bilinmeyen bir muamma.
Zatımın eşref-i kudsiyesi olan gururumun zille-i perişanliğa geçisinde bir şahan-ı takdire elyaktı ettiklerin.
Gidişinin şerefine patlatılan beynimdeki şişelerin gümbürtüsün dehşetindeyim.
Sonu gelmez bilinmez bekleyişlerin zehri kanıma bulaştığından beri bir ihtiyar-ı halvetteyim.
Gecenin külfetinden müzab olmuş ölü sevdalar diyarının mezarlık bekçisiyim.
"Ramdır ömrüne nefesim; nefesine istediğin her an.
Tamdır güvenim Azraile, toprak olacak bu aciz can.
Yandır kül et kalbimi; kandilinde aydınlansın karanlık sevdam.
Uykusuz bu gözlerim sensizlikten kan-revan."
Varlığının tesellisini yokluğunda arar oldum; hatıraların çilesini çekiyorum bir gecenin mişkat-ı nur-i envarında.
Namertçe bir acının iskencesinde kavrulurken düşüncelerimin istop ettiği bir vakt-i efkarın uçurumunda ızdırap içindeyim.
Sensiz ve sessiz bir kuyunun içinde cigara dumanımın bulutlarıyla yukarıdan zembille dert yağıyor üzerime.
Bu derya gibi çilelerin içinde, yüzmeyi bilmeyen taraf bendim. Sen belki başka bir dala tutunup kurtardın kendini.
Ben ise hiç tanımadığım ölüm gibi karanlık bir sevdanın derin sularında cesedimi yüzdürüyorum kağıttan gemi yapmış çocuklar gibi..
-R.T.